Notice: add_theme_support( 'html5' ) fonksiyonu hatalı çağırıldı. Tiplerden oluşan bir dizi aktarmalısınız. Daha fazla bilgi için lütfen WordPress hata ayıklama adresine bakın. (Bu mesaj 3.6.1 sürümünde eklendi.) in /home/jackel6/kablosuzmecmua.com/wp-includes/functions.php on line 5833
Bir savaşta bile kullanılamayacak kadar büyük olan atom bombası

1961 yılında Sovyetler Birliği, bir savaşta bile kullanılamayacak kadar büyük olan bir atom bombasının denemesini yaptı ve bu denemenin sanılanın aksine çok farklı etkileri oldu.



30 Ekim 1961 sabahı Sovyetler Birliği’ne ait olan Tu-95 bombardıman uçağı, Rusya’nın kuzey ucundaki Kola Peninsulasında yer alan Olenya hava sahasından havalandı.

Tu-95, kendisinden birkaç yıl önce geliştirilen bir başka bombardıman uçağının modifiye edilmiş bir türüydü. Bu uçak dört motorlu devasa bir araçtı ve Rusya’nın nükleer bombalarını taşıması için geliştirilmişti.

Geçen on yıl, Sovyet nükleer araştırmalarında önemli gelişmelere sahne olmuştu. İkinci Dünya Savaşı, Birleşik Devletler ve SSCB’yi aynı tarafta birleştirmişti ancak savaş sonrası dönemde iki ülkenin ilişkileri önce yavaşlamış, ardından da donma noktasına gelmişti. Sovyetler’in dünyanın tek nükleer süpergücü karşısında ezilmemesi için çok hızlı hareket etmesi gerekiyordu.



29 Ağustos 1949’da Sovyetler, günümüzde Kazakistan sınırları içerisinde yer alan uzak bir tepede, Birleşik Devletler’in atom bombası programına sızarak elde ettikleri bilgilerle ‘Joe-1’ olarak bilinen ilk nükleer aygıtını test etti. Bunu takip eden yıllarda Sovyetlerin test programı oldukça gelişti ve 80’den fazla atom bombası denemesi yapıldı. Sadece 1958 yılında Sovyetlerin 36 nükleer bomba denemesi yaptığı biliniyor.

Ancak Sovyetler Birliği’nin o güne kadar test ettiği bombalar, bunun yanında çocuk oyuncağı kalıyordu.

Tu-95, bir hava aracının dahili bomba alanına sığmayacak kadar büyük bir bombayı taşıyordu. Bomba 8 metre uzunluğunda ve 2.6 metre çapındaydı ve ağırlığı 27 tondan fazlaydı. Bombanın şekli, bundan on beş yıl önce Japonya’nın Hiroshima ve Nagasaki şehirlerini yerle bir eden ‘Little Boy’ ve ‘Fat Man’ atom bombalarına çok benziyordu. Bomba için Project 27000, Ürün Kodu 202, RDS-220 ve Kuzinka Mat (Kuzka’nın Annesi) gibi tanımlamalar yapılıyordu. Günümüzde ise bu bomba daha çok Tsar Bomba (Çar Bombası) olarak biliniyor.

Novaya Zemlya

Novaya Zemlya takım adaları hedef olarak seçilmişti (Görsel: Alamy)

Tsar Bomba sıradan bir nükleer bomba değildi. Bu atom bombası, SSCB bilim insanlarının dünyanın en güçlü bombasını geliştirmek için yürüttüğü hararetli çalışmaların bir sonucuydu. Dönemin başbakanı Nikita Khruschchev, bu tip bir bomba ile dünyanın Sovyet teknolojisi karşısında diz çökeceğini düşünüyordu. Bu bomba, o zamanın en büyük hava aracının bile içine sığamayacak kadar büyük bir metal parçası olmaktan çok daha fazlasıydı – bu bomba bir şehri yerle bir edebilecek kapasitedeydi ve sadece son çare olarak kullanılabilecek bir silahtı.

Bomba patladığı zaman ortaya çıkan ışığın etkilerini azaltmak için beyaz renge boyanmış olan Tupolev hedef noktasına ulaşmıştı. Barents Denizi’nde bulunan Novya Zemlya takım adaları SSCB’nin kuzey ucunda yer alıyordu. Tupolev’in pilotu Andrei Durnovtsev, hava aracını bir Sovyet test bölgesi olan Mityushikha Limanı’na getirdi ve onu 10 kilometre yüksekliğe çıkardı. Kendisinden daha küçük olan Tu-16 aracı da Tu-95’in içerisindeydi ve patlama bölgesinde patlamayı kameraya almak ve patlama sonrası havadan örnek toplamak için hazır bekliyordu.

Her iki uçağında düşmemesini sağlamak için (ki buna %50 ihtimal veriliyordu) Tsar Bomba neredeyse bir ton ağırlığındaki devasa bir paraşütle salındı. Bomba, daha önceden belirlenmiş olan 3.940 metre yüksekliğine yavaşça süzülecek ve orada patlatılacaktı. Bomba patlayana kadar Tu-95 ve Tu-16’nin patlama alanından 50 kilometre uzaklaşmış olması gerekiyordu ve bu mesafenin teoride hava araçlarına zarar vermeyecek kadar yeterli olduğuna inanılıyordu.


Tsar Bomba, Moskova saati ile saat 11:32’de patladı ve çok kısa bir süre içerisinde 8 kilometrelik bir ateş topunun oluşmasına neden oldu. Bombanın patlamasıyla ortaya çıkan şok dalgası, ateş topunun yukarıya doğru yükselmesine neden oldu ve bu patlama, 1.000 kilometre öteden bile görülebiliyordu.

Bombanın mantar bulutu 64 kilometre yükseldi ve mantarın başı 100 kilometre genişliğine ulaştı. Sadece bu görüntü bile, yeteri kadar uzak bir mesafeden izlendiğinde büyüleyici olmuş olsa gerek.

Novaya Zemlya’da bombanın etkileri yıkıcı oldu. Bombanın patladığı yerden 55 kilometre uzaktaki Severny’deki evlerin tamamı yıkıldı. Bombanın patladığı yere yüzlerce kilometre mesafedeki diğer Sovyet bölgelerinde bile evlerin yıkıldığı, çatıların uçtuğu, kapıların ve pencerelerin kırıldığı haberleri geldi. Radyo iletişimi bir saatten uzun bir süre kesildi.

Tsar Bomba Maketi

Tsar Bomba’nın bu maketi, bombanın ne kadar büyük olduğunu gösteriyor (Görsel: Bilim Fotoğraf Kütüphanesi)

Durovtsev’in Tupolev’i kurtulmayı başardı. Tsar Bomba’nın neden olduğu patlama, uçağın 1 kilometreden fazla irtifa kaybetmesine neden oldu.

Patlamayı kaydeden Sovyet bir kameraman o günü şöyle anlatıyor:

Hava aracının altındaki ve uzaktaki bombalar, patlamanın etkisiyle parlak bir renk halini aldı. Patlamadan yayılan ışık hüzmesi uçağın altına ulaştı ve bulutlar bile parıldamaya ve şeffaf bir hâl almaya başladı. O an, hava aracımız iki bulutun arasından geçerken hemen altında büyük, portakal rengi bir ateş topu yükseliyordu. Top, tıpkı bir Jüpiter gibi görünüyordu. Yavaşça ve sessizce yukarıya doğru yükseliyordu. Kalın bulut tabakalarını aşan ateş topu, büyümeye devam ediyordu. Sanki tüm Dünya’yı kendi içerisine çekiyor gibiydi. O gün gördüklerim son derecede büyüleyici, olağan dışı ve doğaüstüydü.

Tsar Bomba, inanılmaz derecede fazla bir enerjinin de açığa çıkmasına neden oldu. Bu enerjinin 57 megaton, ya da diğer bir deyişle 57 milyon dinamite eşdeğer olduğuna inanılıyor. Bu, Hiroshima ve Nagasaki bombalarının toplamından 1.500 kat ya da İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan tüm cephanelikten 10 kat daha fazla enerjinin açığa çıkmış olduğu anlamına geliyor. Bomba’nın patlama anını izleyen sensörler, Dünya’yı yörüngesinde bir kez ya da iki kez değil tam üç kez salladığını gösterdi.


Bu tip bir patlamanın gizli tutulması mümkün değildi. Birleşik Devletler’e ait bir casus uçağı, olay yerine sadece onlarca kilometre uzaklığındaydı. Uçakta bulunan özel bir optik aygıt, uzak nükleer patlamaların etkilerini hesaplamak için kullanılıyordu. Işık hızı kod adına sahip bu uçaktan alınan veriler, daha sonra Yabancı Silahları Değerlendirme Paneli tarafından analiz edilerek bu gizemli denemenin etkilerini hesaplamak için kullanıldı.

Denemeden kısa bir süre sonra uluslararası kınamalar da birbirini takip etti. Sadece Birleşik Devletler ve Britanya değil, SSCB’nin İsveç gibi bazı İskandinav komşuları da bu denemeyi sert bir dille kınadı. Bu mantar bulutu ile ilgili belki de tek olumlu sonuç, ateş topu dünya yüzeyi ile iletişim kurmadığı için çok düşük bir miktarda radyasyonun açığa çıkmasına neden olması oldu.

Aslında her şey çok farklı olabilirdi. Ama bombanın meydana çıkaracağı gücü sınırlamak için yapılan tasarım değişiklikleri yapılmamış olsaydı, Tsar Bomba iki kat daha fazla güçlü olacaktı.



Bu tür bir yıkıcı bombanın mimarlarından birisi, daha sonra dünyayı kendi geliştirdiği bu bombalardan temizlemek için yaptığı girişimlerle anılacak olan Sovyet fizikçi Andrei Sakharov idi. Sakharov, en başından beri Sovyet atom bombası programında uzman olarak görev almış ve SSCB’nin ilk atom bombalarını geliştiren ekibin bir parçası olmuştu.

Sakharov, çekirdeğindeki nükleer süreçlerden daha fazla enerji üretebilecek bir bomba olan katmanlı fisyon-füzyon-fisyon aygıtı üzerinde çalışmaya başladı. Bu, istikrarlı bir hidrojen izotopu olan döteryumun bir zenginleştirilmemiş uranyum katmanı ile sarılması anlamına geliyordu. Uranyum, ateşlenen döteryumdan yayılan nötronları yakalayacak ve kendiliğinden tepki vermeye başlayacaktı. Bu gelişme, SSCB’nin sadece birkaç yıl önce geliştirilmiş olan atom bombalarından çok daha güçlü olan ilk hidrojen bombasının geliştirmesini sağlayacaktı.

Khrushchev, Sakharov’dan o güne kadar test edilmiş olan her şeyden çok daha güçlü bir bomba yapmasını istedi.

Tu-95 'Ayı' Bombardıman Uçağı

Tsar Bomba, hedef noktasına Tu-95 ‘Ayı’ bombardıman uçağının modifiye edilmiş bir sürümü ile taşındı.

Dönemin Birleşik Devletler Başkanı Bill Clinton yönetiminde görevli olan ve son 30 yılını atom bombalarını tasarlamak ve test etmek için harcayan Philip Coyle’ye göre Sovyetler Birliği’nin nükleer silahlar konusunda Birleşik Devletler’den daha ileri bir seviyede olduğunu göstermesi gerekiyordu. Birleşik Devletler bu konuda Hiroshima ve Nagasaki’ye atılan bombaları hazırlamak için yaptığı çalışmalardan ötürü oldukça ileri bir seviyedeydi.

Coyle, konu ile ilgili olarak “Biz Sovyetlerden çok daha ileri bir seviyedeydik ve Sovyetler, Dünya’ya kendilerinin de nükleer silahlar konusunda en az Birleşik Devletler kadar gelişmiş olduğunu dünyaya göstermek istiyordu” diyor.

Tsar Bomba’nın orijinal tasarımı üç katmanlı bir bombaydı ve her bir katman, uranyum katmanları ile ayırılmıştı. Bu bomba 100 megaton gücünde, diğer bir deyişle Hiroshima ve Nagasaki’ye atılan bombalardan 3.000 kat daha güçlüydü. Sovyetler daha önce atmosferde birkaç megaton gücündeki bombaları test etmişti ancak bu bomba çok daha büyüktü. Kimi bilim insanları, bu tip bir bombanın atmosferde bile test edilemeyecek kadar büyük olduğunu düşünüyor.


Bomba test edilmeye hazır olmadan önce bombanın devasa bir yıkım gücüne ulaşmasını sağlayan uranyum katmanları yerine kurşun katmanları kullanıldı. Bu da nükleer tepkimenin etkilerini azaltıyordu. Bu kadar büyük bir güce sahip bir bombanın SSCB’nin kuzeyini devasa bir radyoaktif bulutu ile kaplamayacağının bir garantisi yoktu. Princeton Üniversitesi Ulusal ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı ve bir fizikçi olan Frank von Hippel’e göre Sakharov, bu tip bir bombanın test edilmesinin yaratacağı radyoaktiviteden ve bunun gelecek nesiller üzerindeki genetik etkilerinden oldukça endişeliydi.Sakharov işte tam da bu noktada bir bomba tasarımcısından bomba karşıtı bir kimseye olan dönüşümünü başlatmış oldu.

Sovyetler o kadar güçlü bir silah geliştirmişlerdi ki silahı tam gücüyle test etmekten korkuyorlardı ve bu, silahın beraberinde getirdiği sorunlardan sadece bir tanesiydi.

Sovyetler Birliği’nin nükleer silahlarını taşımak için üretilen Tu-95 bombardıman uçakları aslında çok daha hafif bombaları taşımak için tasarlanmıştı. Tsar Bomba o kadar büyüktü ki bir füze içerisine yerleştirilmesi mümkün değildi. Aynı zamanda bomba o kadar ağırdı ki bu bombayı hedeflenen noktaya taşımak için gereken yakıtı da beraberinde taşıyabilecek bir hava aracı bulunmuyordu. Eğer bomba hedeflendiği kadar güçlü bir bomba ise bu bombayı taşıyacak hava aracının bombayı bıraktıktan sonra zarar görmeden geri dönmesi mümkün değildi.

Andrei Sakharov

Bombanın gücü, nükleer fizikçi Andrei Sakharov’u nükleer silahlardan vazgeçmeye ikna etti (Görsel: Bilim Fotoğraf Kütüphanesi)

“Konu nükleer silahlara geldiğinde bile onların aşırı güçlü olması sorun yaratabilir” diyen Coyle, günümüzde merkezi Washington DC’de bulunan bir düşünce kuruluşu olan Silahların Kontrolü be Yolsuzlukla Mücadele Merkezi’nin önde gelen üyelerinden birisi. Coyle konu ile ilgili olarak “Bu tip bir bomba ancak çok büyük şehirleri yerle bir etmek istediğiniz zaman kullanılabilir. Diğer herhangi bir durumda bu tip bir bomba gereğinden fazla güçlü kalır.” diyor.

Von Hippel de ona katılıyor. “Bu şeyler [büyük ve serbestçe düşün nükleer bombalar] hedeften kilometrelerce uzağa düşse bile hedefi yok edebilmek için geliştirilmiş bombalardı. O günden bu yana geçen süreçte artık bombaların hedeflenen noktayı vurabilmesine birden fazla savaş başlığı kullanılabilmesine özen gösteriliyor.”


Tsar Bomba’nın başka etkileri de vardı. Kendisinden önce atmosferde yapılan tüm testlerin toplamının %20’si büyüklüğünde olacak olan bu testin yanı sıra 1963 yılında atmosferde yapılan bomba testlerini de azalttı. Von Hippel’e göre Sakharov, atmosferde yapılan bu testlerin bıraktığı radyoaktif karbon 14 miktarından da endişe ediyordu zira bu radyoaktif maddenin atmosferde kalma süresi oldukça uzundu. O güne kadar yapılan testler sonucu atmosfere bırakılan radyoaktif maddelerin etkileri, daha sonra atmosfere bırakılan fosil yakıt karbonu tarafından kısmen hafifletildi.

Sakharov, daha önce test edilen Çar Bomba’nın kendi patlama dalgasından korunduğuna ancak tam donanımlı bir bombanın bu dalgadan korunamayacak olmasından endişeliydi. Bu durumda gezegen geneline yayılacak zehirli bir kir tabakası, dünyanın geneli üzerinde sorun yaratacaktı.

Sakharov, 1963 yılında yürürlüğe giren Kısmi Test Yasağı’nın en önemli destekçilerden birisiydi ve nükleer silahların yayılmasına yönelik eleştirilerini de o dönemden sonra yoğun olarak sürdürdü. 1960’ların sonunda ise füze savunma sistemleri yeni bir nükleer silahlanmanın gelişmesine neden oldu. Sakharov, bir süre sonra devlet tarafından dışlanmaya başlandı ve 1975 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü ve “insanlığın vicdanı” olarak anılmaya başlandı.

Görünen o ki Tsar Bomba, çok farklı bir türden düşüşe neden oldu.



Kaynak: BBC Future

Share.

About Author

Jack, teknoloji firmalarına danışmanlık verir ve boş zamanlarda teknoloji dünyasındaki gelişmelere adar. Kablosuz Mecmua'nın kurucusudur.