Notice: add_theme_support( 'html5' ) fonksiyonu hatalı çağırıldı. Tiplerden oluşan bir dizi aktarmalısınız. Daha fazla bilgi için lütfen WordPress hata ayıklama adresine bakın. (Bu mesaj 3.6.1 sürümünde eklendi.) in /home/jackel6/kablosuzmecmua.com/wp-includes/functions.php on line 5833

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/jackel6/kablosuzmecmua.com/wp-includes/functions.php:5833) in /home/jackel6/kablosuzmecmua.com/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
PC & Mobil haberleri - Kablosuz Mecmua http://www.kablosuzmecmua.com/kategori/pc-ve-mobil/ Teknoloji, internet, telefon ve start up haberleri. Sat, 09 Dec 2017 23:50:00 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.8 VLC artık iPhone X ve 4K Video Destekliyor http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/iphone-ve-ipad/vlc-iphone-x-4k-hevc-1174/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/iphone-ve-ipad/vlc-iphone-x-4k-hevc-1174/#respond Sat, 09 Dec 2017 23:48:43 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1174 VLC’nin iOS uygulaması güncelledi. 2.8.6 sürümü ile birlikte popüler medya oynatıcısı VLC artık iPhone X cihazlarını destekliyor. Uygulamanın arayüzü de bu cihazı destekleyecek şekilde yeniden tasarlanmış. Bunun yanı sıra, 4K çözünürlükteki HEVC (High Efficiency Video Coding) videoları da artık uygulama üzerinden sorunsuz bir şekilde oynatılabilir. Güncelleme, uygulamanın önceki sürümlerinde gözlenen bazı hataları da gideriyor. Örneğin [...]

The post VLC artık iPhone X ve 4K Video Destekliyor appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
VLC’nin iOS uygulaması güncelledi. 2.8.6 sürümü ile birlikte popüler medya oynatıcısı VLC artık iPhone X cihazlarını destekliyor. Uygulamanın arayüzü de bu cihazı destekleyecek şekilde yeniden tasarlanmış. Bunun yanı sıra, 4K çözünürlükteki HEVC (High Efficiency Video Coding) videoları da artık uygulama üzerinden sorunsuz bir şekilde oynatılabilir.



Güncelleme, uygulamanın önceki sürümlerinde gözlenen bazı hataları da gideriyor. Örneğin uygulamanın iOS 7 ve iOS 8 üzerindeki kendi kendine kapanma sorunu giderilmiş.

iPhone X üzerinde VLC

VLC’nin son sürümü 2.8.6, Apple’nin App Store mağazası üzerinden ücretsiz olarak indirilebilir.

Kaynak: GSM Arena

The post VLC artık iPhone X ve 4K Video Destekliyor appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/iphone-ve-ipad/vlc-iphone-x-4k-hevc-1174/feed/ 0
Windows Masaüstü Uygulamalarını Microsoft Store’dan İndirmeniz İçin 3 Neden http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/windows/windows-uwp-microsoft-store-uygulamalari-1165/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/windows/windows-uwp-microsoft-store-uygulamalari-1165/#respond Sat, 25 Nov 2017 23:32:45 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1165 Windows üzerinde uygulama yüklemek kimi zaman başınızı ağrıtabilir. Mac App Store kurulumları ve Linux paket yöneticileri gibi seçenekleri barındıran diğer işletim sistemlerine kıyasla Windows, en fazla Ninite gibi toplu kurulum yapmanızı sağlayan uygulamalara sahip. Ancak bu önümüzdeki birkaç sene içerisinde değişebilir. Eğer bir Windows kullanıcısı iseniz, uygulamalarınızı eskiden Windows Store olarak bilinen, bugünkü adıyla Microsoft [...]

The post Windows Masaüstü Uygulamalarını Microsoft Store’dan İndirmeniz İçin 3 Neden appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
Windows üzerinde uygulama yüklemek kimi zaman başınızı ağrıtabilir. Mac App Store kurulumları ve Linux paket yöneticileri gibi seçenekleri barındıran diğer işletim sistemlerine kıyasla Windows, en fazla Ninite gibi toplu kurulum yapmanızı sağlayan uygulamalara sahip. Ancak bu önümüzdeki birkaç sene içerisinde değişebilir.

Eğer bir Windows kullanıcısı iseniz, uygulamalarınızı eskiden Windows Store olarak bilinen, bugünkü adıyla Microsoft Store üzerinden yüklemeye başlayabilirsiniz. Bazılarınızın bu fikre pek sıcak bakmadığını duyar gibiyim ancak yazımızın devamını okuduğunuzda Windows uygulamalarını Microsoft Store üzerinden yüklemenin aslında o kadar da kötü bir fikir olmadığını anlayacaksınız.


Masaüstü Uygulamaları ve UWP Uygulamaları Karşı Karşıya

Masaüstü uygulamaları özellikle Windows PC’ler üzerinde çalışacak şekilde yazılan ve paketlenen uygulamalardır. Bu uygulamalar, uygulama geliştiricilerine daha fazla kontrol ve esneklik sağladığından işletim sisteminin sadece PC sürümünde yer alan Windows API’lerini kullanırlar. Microsoft’un Windows işletim sisteminin bir özelliği olan UAC korumalarına rağmen masaüstü uygulamaları kimi zaman verimli bir şekilde çalışmayabilir ya da istenmeyen eylemleri gerçekleştirebilirler.

Masaüstü uygulamaları tek başlarına çalıştıklarından onları kurulum yapan dosyaları ile birlikte yüklemeniz gerekmektedir.

Windows’un 8.1 sürümü ile birlikte Microsoft, Evrensel Windows Uygulamaları (Universal Windows Apps, UWA) kavramını duyurdu. Bu uygulamalar ayrıca “Metro uygulamaları” ya da “Modern uygulamalar” olarak da bilinmektedir. UWA’lar üç temel sorunu gidermek üzere kullanılıyordu: Tutarlılık, taşınabilirlik ve güvenlik. UWA’lar tıpkı diğer Windows uygulamaları gibi aynı Metro / Modern estetik tasarıma sahiplerdi ve Windows’un hem masaüstü hem de taşınabilir cihazlarda kullanılan sürümlerinde kullanılabiliyorlardı. Ayrıca bu uygulamalar diğer sistem uygulamalarından izole olarak çalıştığından sisteme zarar vermelerinin de önüne geçiliyordu.

Windows’un 10 sürümü ile birlikte ise Microsoft, bu kavramı bir adım daha ileri taşıdı ve Evrensel Windows Platformu (Universal Windows Platform, UWP) kullanmaya başladı. UWP sayesinde geliştiriciler, tek bir uygulama geliştirip o uygulamanın birden fazla platformda çalışmasını sağlıyorlardı. Bunun bir diğer anlamı, Windows 10 çalıştırabilen her bir bilgisayar aynı zamanda Evrensel Windows Platformu’nu da desteklediğinden, diğer tüm UWP uygulamalarını da otomatik olarak çalıştırabiliyor.

Microsoft Store Uygulamaları



Peki UWA uygulamaları ile UWP uygulamaları arasındaki fark nedir?

Geliştiriciler açısından UWA, her bir platform (Windows PC ve Windows Mobile gibi) için ayrı bir projenin kullanılmasını gerektirir. “Paylaşımlı kod” projesi ise platforma özgü uygulamaların ortak kullandığı bir temel görevi üstlenir. UWP’de ise bir UWP uygulaması, UWP destekleyen her cihazda (örneğin Xbox One gibi) çalışır.

Son kullanıcı açısından ise bu ikisinin arasında pek bir fark yoktur. Hem UWA hem UWP uygulamaları sadece Microsoft Store üzerinden indirilebilir. Eğer Windows 10 kullanıyorsanız o zaman UWP uygulamaları sizi ilgilendirmektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise Microsoft’un 2016 yılında duyurduğu Desktop Bridge. Desktop Bridge, geliştiricilerin masaüstü uygulamalarını ve masaüstü oyunlarını kolayca UWP uygulamalarına dönüştürebilmelerini sağlayan bir uygulama. Uygulama dönüştürüldüğünde eskiden sadece masaüstünde kullanılan ancak artık UWP uyumlu olan bir uygulama, tıpkı eskiden olduğu gibi çalışmaya devam edecek ancak UWP ile birlikte gelen diğer bazı özellikleri de desteklemeye başlamış olacak.

Çoğu durumda bu dönüştürme işleminin tamamlanması için yazılım geliştiricilerinin kodları üzerinde herhangi bir işlem yapmalarına gerek kalmıyor. Bu sebeple de her geçen gün daha çok uygulamanın UWP uygulaması olarak duyurulduğunu görüyoruz. Bu dönüştürme işlemini yapmış olan bilinen uygulamalar arasında iTunes, Spotify, WhatsApp, Krita ve Kodi yer alıyor.

Dönüştürülmüş uygulamalar UWP uygulamaları ile aşağı yukarı aynı olduklarına göre o zaman neden uygulamaları Microsoft Store üzerinden indirerek kullanmalısınız? Bunun için üç ana neden mevcut:


1. Kurulum Kolaylığı

Çoğu kullanıcı için uygulamaları tek bir yerden yüklemek önemli bir özellik değildir ancak kullanıcıların buna alıştıklarında daha önce neden her bir uygulamayı ayrı ayrı indirip kurduklarına şaşıracaklarından emin olabilirsiniz.

Eğer daha önce Mac, Linux, Android ya da iOS kullandıysanız, neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsunuz. Bir uygulama mı indirmek istiyorsunuz? App Store, Play Store ya da tercih ettiğiniz paket yöneticisini açın. Uygulamayı arayın. Yükle düğmesine basın. Hepsi bu!

Microsoft Store: Uygulama Listesi

Bazılarınız bu işlemin uygulamanın adını Google’dan arayıp, uygulamayı indirip kurulum dosyasını çalıştırmaktan pek farklı olmadığını düşünebilir. Ancak bir uygulamayı Google’dan aratıp indirmeye kalktığınızda doğru web sitesine girmediğinizden ya da uygulamanın eski bir sürümünü indirmiyor olduğunuzdan emin olmanız gerekmektedir.


2. Otomatik Güncellemeler

UWP uygulamalarını kullanmanın bir diğer güzelliği ise uygulamaların Microsoft Store’a bağlı olmasıdır. Bunun anlamı uygulama Microsoft Store üzerinde ne zaman güncellenirse o zaman sizin kullandığınız uygulama da otomatik olarak güncellenecektir. Güncelleme işlemini Microsoft Store sizin için otomatik olarak yerine getirir.

Microsoft Store: Uygulamaları Otomatik Güncelle

Dürüst olmak gerekirse pek çok masaüstü uygulaması, bünyesinde otomatik güncelleme özelliğini barındırmaktadır ancak bu özelliği hâlâ barındırmayan uygulamaların sayısı küçümsenmeyecek kadar çoktur. Uygulamaların en güncel sürümlerini kullanmak genellikle önerilir zira uygulama geliştiricileri bir uygulamayı güncellediklerinde uygulamalarına sadece yeni bir özellik eklemekle ya da hatalarını gidermekle kalmaz, aynı zamanda pek çok güvenlik açığını da kapatır.


3. İyileştirilmiş Güvenlik

UWP uygulamalarını kullanmanın belki de en önemli faydası, bu uygulamaların diğer sistem uygulamalarından izole bir şekilde çalışmasıdır. Bunun anlamı her bir uygulama belirli sınırlar dahilinde çalışır ve ona izin verilmediği sürece sistem kaynaklarına erişemezler. Bu sayede uygulamaların donanım sürücüleri üzerinde değişiklik yapması, diğer donanımları çalıştırması ya da sistem dosyalarını değiştirmesi mümkün olmaz.

Microsoft Store Uygulamaları: Güvenlik

UWP uygulamaları aynı zamanda Microsoft’un onayını gerektirir. Her ne kadar bu, %100 güvenli olduğunuz anlamına gelmese de zararlı bir uygulamayı bilgisayarınıza indirmeniz çok daha zordur.


Peki Neden Hâlâ UWP Uygulamalarını Kullanmıyorsunuz?

UWP uygulamalarını kullanmak istememenize neden olacak iki, hatta üç sebep de mevcuttur.

Öncelikle Microsoft, bu uygulamaların dağıtıcısı görevini üstlendiği için uygulama satışlarından komisyon alır. İkincisi, UWP uygulamaları, işletim sistemine istedikleri kadar entegre olamayabilirler ve bu da kimi uygulamalarda daha az özelliğin kullanılmasına yol açabilir. Üçüncüsü, UWP uygulamalarını indirebilmek için Microsoft Store kullanmak zorundasınızdır ve Microsoft’un, ne yazık ki bu uygulamanın tasarımında pek başarılı bir iş çıkardığı söylenemez.

Tüm bunlara rağmen eğer halihazırda kullandığınız bir uygulama Microsoft Store üzerinde yer alıyorsa uygulamayı oradan indirerek kullanmanızı öneririz.

İkna oldunuz mu? Eğer olmadıysanız, sizi UWP uygulamalarını kullanmaktan alıkoyan şey nedir? Yukarıda listelediklerimizin dışında UWP uygulamalarını kullanmanın başka avantajları ya da dezavantajları var mı? Yorumlarınızı bekliyoruz.



Kaynak: MakeUseOf

The post Windows Masaüstü Uygulamalarını Microsoft Store’dan İndirmeniz İçin 3 Neden appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/windows/windows-uwp-microsoft-store-uygulamalari-1165/feed/ 0
Mac Bilgisayarların En Can Sıkıcı Özelliklerini Gideren 10 Ücretsiz Uygulama http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/mac-os-x/kullanisli-ucretsiz-mac-uygulamalari-1143/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/mac-os-x/kullanisli-ucretsiz-mac-uygulamalari-1143/#comments Fri, 24 Nov 2017 15:15:28 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1143 Tıpkı diğer tüm işletim sistemlerinde olduğu gibi macOS işletim sisteminin de kendine özgü bazı can sıkıcı özellikleri vardır. Buradaki can sıkıcı özelliklerden kastım, bilgisayarınızda gerçekleştirmek istediğiniz bir eylemin istediğiniz gibi gerçekleşmemesine neden olan özellikler. Bu özelliklerin bazılarını farklı uygulamalar kullanarak iyileştirmeniz mümkün. Bugünkü yazımızda macOS işletim sisteminde görülen en can sıkıcı özellikleri gideren 10 ücretsiz [...]

The post Mac Bilgisayarların En Can Sıkıcı Özelliklerini Gideren 10 Ücretsiz Uygulama appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
Tıpkı diğer tüm işletim sistemlerinde olduğu gibi macOS işletim sisteminin de kendine özgü bazı can sıkıcı özellikleri vardır. Buradaki can sıkıcı özelliklerden kastım, bilgisayarınızda gerçekleştirmek istediğiniz bir eylemin istediğiniz gibi gerçekleşmemesine neden olan özellikler. Bu özelliklerin bazılarını farklı uygulamalar kullanarak iyileştirmeniz mümkün.

Bugünkü yazımızda macOS işletim sisteminde görülen en can sıkıcı özellikleri gideren 10 ücretsiz Mac uygulamasına göz atacağız. Bu uygulamaların çoğu 5-6 MB dosya boyutuna sahip olduğundan sistem kaynaklarınıza da gereksiz bir yük bindirmemiş olacaklar.


1. Safari’ye Favicon Desteği Getiren Uygulama: Faviconographer

macOS işletim sistemi üzerindeki en iyi tarayıcılardan birisi olan Safari, Favicon desteği içermediğinden dolayı kimi Safari kullanıcılarını rahatsız ediyor. Eğer siz de o kullanıcılardan birisi iseniz, Faviconographer uygulamasını kullanabilirsiniz. Diğer çoğu özelleştirme uygulamalarının aksine bu uygulama Sistem Bütünlük Koruması (System Integrity Protection, SIP) etkinken de çalışıyor.

Safari Faviconlar

Faviconographer uygulamasını yükledikten sonra uygulamaya Mac’inizin Erişilebilirlik özelliklerine kullanabilme izni vermeniz gerekiyor. Bunun için Sistem Tercihleri > Güvenlik & Gizlilik > Gizlilik > Erişilebilirlik ekranına gidip Faviconographer’in yanındaki kutucuğa tıklamanız gerekiyor.

Faviconographer Erişilebilirlik Ayarları


2. Finder’da Gizli Dosyaları Gösteren Uygulama: Funter

macOS işletim sistemi ile birlikte başka neyin gelmesi gerekiyor biliyor musunuz? Gizli dosya ve klasörleri görüntüleyebileceğiniz bir Finder ayar seçeneği. Apple bu seçeneği işletim sistemine ekleyene kadar muhtemelen siz her seferinde bunu gerçekleştirebileceğiniz doğru Terminal kodlarının ne olduğunu bulmak için internet üzerinde arama yapmaya mahkumdunuz. İşte Funter uygulaması da tam bu noktada devreye giriyor.

Funter, menü çubuğu üzerindeki ya da Finder araç çubuğu üzerindeki simgesine tıkladığınızda içinde bulunduğunuz klasördeki gizli dosyaları görüntüleyebilmenizi sağlayan bir uygulamadır.

Funter: Gizli Dosyaları Göster

Finder’da dosya ve klasörleri gizlemek için sağ tıklama ile erişebileceğiniz uygulama menüsünde Funter ile Gizle (Hide with Funter) seçeneğine tıklamanız gerekiyor.

Funter ile Gizle

Gizli dosyalar görüntülenirken bu dosyalar üzerinde menü çubuğu üzerindeki simgeye tıklanınca beliren arama kutusunu kullanarak arama yapabilirsiniz.

Funter Arama Sonuçları

DesktopUtility isimli uygulama da dosyaların görünürlük ayarlarını değiştirebilmenizin yanı sıra diğer bazı sistem görevleri üzerinde değişiklik yapabilmenizi sağlayan bir uygulama. Geliştiricinin web sitesinde More Awesome Apps başlığı altındaki uygulamaların arasından DesktopUtility uygulamasını indirebilirsiniz.

DesktopUtility


3. Tutarsız Pencere Büyütme Davranışını Düzelten Uygulama: Right Zoom

Kimi macOS sürümlerinde, bir uygulama penceresindeki yeşil renkli pencere büyütme düğmesine tıkladığınızda işletim sistemi, o uygulama için uygun gördüğü en geniş pencere boyutuna büyütür (işletim sisteminin sonraki sürümlerinde bu özellik, ekranı tam ekran kipinde çalıştırmaya başlar). Eğer işletim sisteminin pencere boyutlandırma tercihleri sizi memnun etmiyorsa, o zaman Right Zoom uygulamasını yükleyebilirsiniz.

Mac Yakınlaştırma Düğmesi

Right Zoom uygulaması etkinken yeşil renkli yakınlaştırma düğmesine tıkladığınızda pencere boyutu, mümkün olan en büyük boyutta görüntülenir. Pencere boyutunu büyütmek için o düğmeye tıklamanıza da gerek yoktur (ben Option + A kısayolunu kullanıyorum). Eğer pencere yakınlaştırma düğmesinin davranışını bazı uygulamalar için değiştirmek istemiyorsanız o uygulamaları da Right Zoom uygulama tercihleri üzerinde tanımlayabilirsiniz.

Right Zoom


4. Apple Notlarını Salt Metin Olan Aktaran Uygulama: Exporter

macOS işletim sistemi üzerindeki Notlar uygulaması, işletim sisteminin her yeni sürümünde pek çok yeni özelliği de beraberinde getirdi ve pek çok Mac kullanıcısının işletim sisteminde not tutma ihtiyaçlarını karşılayabilir hale geldi. Ancak HTML desteği barındırmaması ve notları salt metin olarak aktaramamak, kimi kullanıcıları rahatsız eder oldu. Konu bu uygulama üzerindeki notları salt metin olarak harici bir dosyaya aktarabilmeye geldiğinde en azından Exporter adında bir uygulama mevcut (bu görevi yerine getiren bir diğer uygulama için Notes Exporter uygulamasına bir göz atabilirsiniz).

Exporter uygulaması ile Notlar uygulaması üzerinde tuttuğunuz tüm notları, dilediğiniz bir klasör içerisine salt metin olarak aktarabilirsiniz. Notlarınızın biçimlendirmesini kaybetmekten de korkmanıza gerek yok zira Exporter, dilerseniz biçimlendirmeyi Markdown kullanarak koruyabiliyor (aktarım sırasında tablolar ve onların içeriği ne yazık ki korunmuyor).

Exporter


5. Metin Seslendirme Kontrollerini Gösteren Uygulama: Dictater

Mac bilgisayarınız seçtiğiniz bir metni sizin için okuyabilir. Bu özellik her ne kadar kullanışlı olsa da seslendirme üzerinde fazla bir kontrolünüzün olmaması kimi kullanıcıları rahatsız etmektedir. Tek yapabildiğiniz şey, seslendirme işlemini başlatıp durdurmaktan ibarettir.

Konuşmayı duraklatmanız, ileri ya da geri gitmeniz mümkün değildir. Dahası, bir metni seslendirmek için her seferinde Düzenle > Konuş seçeneğini seçmek zorundasınızdır. İşte Dictater adındaki bu uygulama tüm bu rahatsızlık verici özellikleri iyileştirerek işletim sisteminin bütünleşik seslendirme özelliklerini önemli oranda iyileştiriyor.

Dictater

Dictater uygulamasını kurup etkinleştirdikten sonra uygulamanın özelliklerine, seçili metnin üzerine sağ tıkladığınızda beliren menüdeki Hizmetler (Services) seçeneğinin altından erişebilirsiniz. İşlerinizi hızlandırmak için Sistem Tercihleri > Klavye > Kısayollar > Hizmetler > Metin > Dikta ekranını ziyaret edebilirsiniz.

Dictater'i Başlat


6. CapsLock Tuş Hatalarını Gideren Uygulama: SmartCapsLock

Caps Lock tuşu, her ne kadar kullanışlı olsa da konumu, çoğu kez bu tuşun yanlışlıkla basılmasına neden olur. Bu tuşa yanlışlıkla basıldığını fark etmediğiniz durumlarda ise fark ettikten sonra yazdığınız tüm metni silip yeniden küçük harflerle yazmak zorunda kalırsınız. SmartCapsLock uygulaması ile artık bu sorunlarla boğuşmanıza gerek yoktur, zira uygulamayı yükledikten sonra Caps Lock tuşu basılarak yazdığınız metni seçip tekrar Caps Lock tuşuna bastığınızda seçilen metni otomatik olarak küçültebilirsiniz.

Büyük Harften Küçük Harfe

Dahası da var. Uygulamanın menü çubuğu üzerindeki simgesine tıkladığınızda, SmartCapsLock’un sadece yanlışlıkla büyük harfle yazılan metinleri küçük harfe dönüştürmek için kullanılmadığını da göreceksiniz. Dilerseniz seçili metni otomatik olarak büyük ya da küçük harfe dönüştürecek, cümlenin ilk harfini büyütecek, her kelimenin ilk harfini büyütecek ya da küçültecek kısayollar tanımlayabilirsiniz.

SmartCapsLock Ayarları


7. Medya Kontrol Davranış Tutarsızlıklarını Gideren Uygulama: BeardedSpice

macOS High Sierra işletim sisteminde Mac’inizin klavyesi üzerinde bulunan medya kontrol tuşları Safari üzerindeki en son kullanılan oynatıcıyı kontrol eder. Eğer bu yeni özellik sizi rahatsız ediyorsa o zaman BeardedSpace uygulamasını kurarak medya kontrol tuşlarınızın yeniden iTunes, Spotify ya da seçtiğiniz diğer bir uygulamayı kontrol etmesini sağlayabilirsiniz.

VOX Player kullanıcıları, bu uygulama için özel olarak geliştirilen VOX uzantısını kurarak medya tuşları ile uygulamayı kontrol edebilirler.

VOX Medya Tuşu Ayarları

Yeni bütünleşik medya tuşları özelliği Chrome kullanıcılarını etkilememektedir. Eğer Chrome üzerindeki bir medya dosyasını medya tuşlarını kullanarak kontrol etmek istiyorsanız, Streamkeys Chrome uzantısını kurmalısınız.


8. Videoları GIF’e Dönüştüren Uygulama: Drop to GIF

QuickTime uygulaması, pek çok özelliği ücretsiz olarak kullanıcılarına sunmaktadır. Ne yazık ki uygulama, videoları GIF biçimine dönüştürme özelliğine sahip olmadığından bu işlemi gerçekleştirebilmek için başka bir uygulama kullanmamız gerekmektedir. Drop to GIF, üzerine sürükleyip bıraktığınız herhangi bir medya dosyasını hareketli bir GIF dosyasına dönüştürebilmektedir. GIF biçimine dönüştürülmüş dosyayı, orijinal medya dosyası ile aynı klasörde bulacaksınız.

Drop to GIF


9. Uygulamaların Yanlışlıkla Kapatılmasını Engelleyen Uygulama: SlowQuitApps

Bir uygulamanın penceresini kapatmak için Command + W basmak yerine yanlışlıkla Command + Q kısayoluna basarak uygulamadan çıkmak sizi rahatsız ediyorsa o zaman SlowQuitApps uygulamasını çok seveceksiniz.

SlowQuitApps uygulamasını kurduktan sonra herhangi bir uygulama açıkken Command + Q kısayolunu kullanırsanız, bu kısayolun derhal çalışmadığını ve çalışması için bir saniye kadar ilgili kısayola basılı tutmanız gerektiğini göreceksiniz. Eğer kısayola yanlışlıkla bastıysanız süre dolmadan parmağınızı ilgili kısayolun tuşlarından kaldırarak uygulamanın kapanmasının önüne geçebilirsiniz.

SlowQuitApps

Kısayolun devreye girmesi için geçen süreyi değiştirmek ve örneğin bu süreyi 3 saniyeye yükseltmek istiyorsanız Uygulamalar > Terminal uygulamasını çalıştırıp aşağıdaki kodu girin.

defaults write com.dteoh.SlowQuitApps delay -int 3000

SlowQuitApps uygulamasına bir alternatif olarak CommandQ uygulamasını da kullanabilirsiniz. Uygulamadan çıkmak için kullanılan kısayolun tercih ettiğiniz uygulamalar için devreye girmesinin önüne geçebilirsiniz ancak bu uygulamanın tercihler penceresinden kısayolun devreye girmesi için geçen süreyi 0.5 saniyeden daha az ya da 2 saniyeden daha fazla bir süreye değiştirmeniz mümkün değil.

CommandQ


10. Slack’teki Gibi Emoji Ekleyebileceğiniz Uygulama: Rocket

Rocket uygulaması ile tıpkı popüler Slack uygulamasında olduğu gibi emoji eklemeyi tetikleyen bir tuşa basabilirsiniz (ön tanımlı olarak bu : tuşuna basıldığında etkinleştiriliyor). Eğer uygulamanın lisansını satın alırsanız, emojiler dışında görseller ve GIFler için de kısayollar atayabilirsiniz.

Rocket Emoji Penceresi

Doğrusunu söylemek gerekirse macOS işletim sistemi, Emoji ekleyebileceğiniz bir pencerenin belirmesini sağlayan bir kısayolu zaten bünyesinde barındırıyor (Control + Command + Boşluk). Bu sebeple Rocket uygulamasını kullanmak zorunda değilsiniz ancak Slack uygulamasının Emoji eklemek için tercih ettiği yöntem size daha kullanışlı geliyorsa o zaman Rocket uygulamasını kullanabilirsiniz.


En Kullanışlı macOS Uygulamaları

Bu yazımızda az bilinen ancak son derecede kullanışlı macOS uygulamalarını sizler için derledik. Yukarıdaki uygulamalardan en çok hangisini beğendiniz? Bu listede yer almayan ancak severek kullandığınız uygulamalar hangileri? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Kaynak: MakeUseOf.

The post Mac Bilgisayarların En Can Sıkıcı Özelliklerini Gideren 10 Ücretsiz Uygulama appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/mac-os-x/kullanisli-ucretsiz-mac-uygulamalari-1143/feed/ 1
Yazıcılar gizli noktaları (microdots) neden çıktılarına eklerler? http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/guvenlik/yazici-microdots-mikro-noktalar-gizli-1122/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/guvenlik/yazici-microdots-mikro-noktalar-gizli-1122/#respond Thu, 07 Sep 2017 14:49:32 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1122 Bu takip noktaları neredeyse tamamen görünmezdir ancak bünyelerinde gizli birer kod barındırırlar. Geçtiğimiz günlerde sızdırılan bir belge, bu takip noktalarının FBI dedektifleri için ne kadar işe yarar olduklarının sorgulanmasına neden oldu. 3 Haziran’da FBI yetkilileri Amerika Birleşik Devletleri’nin Georgia eyaletinin Augusta bölgesinde yaşayan devlet müteahhidi Reality Leigh Winner’in evine baskın yaptı. Ekip, son iki günü [...]

The post Yazıcılar gizli noktaları (microdots) neden çıktılarına eklerler? appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
Bu takip noktaları neredeyse tamamen görünmezdir ancak bünyelerinde gizli birer kod barındırırlar. Geçtiğimiz günlerde sızdırılan bir belge, bu takip noktalarının FBI dedektifleri için ne kadar işe yarar olduklarının sorgulanmasına neden oldu.



3 Haziran’da FBI yetkilileri Amerika Birleşik Devletleri’nin Georgia eyaletinin Augusta bölgesinde yaşayan devlet müteahhidi Reality Leigh Winner’in evine baskın yaptı. Ekip, son iki günü basına sızdırıldığı iddia edilen gizli bir belgeyi incelemekle geçirmişti. Winner’i yakalamak için ajanlar, The Intercept internet sitesinin verdiği belgeleri dikkatlice incelediklerini ve yaptıkları incelemeler sonucunda belgelerin üzerindeki kırışıklıklardan belgelerin güvenli bir yerden çıkarılarak el ile taşındığını anladıklarını söylediler.

Verilen ifadede FBI, Winner’in Ulusal Güvenlik Teşkilatı (National Security Agency, NSA) raporunu yazdırdığını ve onu The Intercept sitesine gönderdiğini iddia ediyor. Belgeler sızdırıldıktan kısa bir süre sonra Winner’e yönelik suçlamalar da açıklanmıştı.

O noktada uzmanlar, artık internet üzerinden de ulaşılabilen belgeyi incelemeye koyuldular ve ilginç bir detaya ulaştılar. Belgenin üzerinde dikdörtgen bir şekli andıran sarı renkli noktalardan oluşan bir desen yer alıyordu. Bu noktaları çıplak gözle görmek kolay değildi ancak kodlanmış bir tasarımı oluşturuyordu. Kısa bir analizin ardından bu noktaların belgelerin tam olarak ne zaman yazdırıldığı bilgisini verdiği anlaşıldı: 9 Mayıs 2017 günü saat 06:20’de. En azından yazıcının bu belgelerin yazdırıldığı andaki tarih ve saati bu zamanı gösteriyordu. Noktalar aynı zamanda yazıcının seri numarasını da barındırıyordu.

Bu “mikro noktalar”, güvenlik araştırmacıları ve insan hakları savunucuları tarafından yakından bilinen unsurlardır. Renkli yazıcıların pek çoğu bu noktaları, kullanıcıları bilmeden belgelere dahil ederler.

HP Laserjet yazıcı çıktısı

Mavi ışık altında aydınlatılmış bir HP Laserjet yazıcı çıktısı (Görsel: Florian Heise / Vikipedi)

FBI, şüphelinin belirlenmesinde bu noktaların kullanıldığını söylemedi ve aynı zamanda bu konuda yorum yapmayı reddetti. Winner’e karşı açılan davaya yönelik haberleri yayımlayan Birleşik Devletler Adalet Bakanlığı da konu ile ilgili yorum yapmayı reddetti.

Yayımladıkları bildiride The Intercept, “Winner’e karşı henüz kanıtlanmamış suçlamalar yapılmaktadır. Aynı şey, FBI’nin Winner’i nasıl tutukladığı için de geçerlidir.” açıklamasında bulundu.

Ancak NSA istemese de herkes tarafından bilinen bu belge üzerindeki mikro noktaların varlığı, pek çok kişinin ilgisini çekti.

Bu belge üzerindeki noktaları ilk farkeden kişi olan ve kataloglama platformu Document Cloud görevlisi Ted Han “Belgeye yakından baktığınızda bu belgelerin varlığı apaçık ortada. Bu noktaların varlığı ilgi çekici.” açıklamasında bulundu.



Bu belgeler üzerindeki noktaları inceleyen bir diğer kişi ise güvenlik araştırmacısı Rob Graham oldu. Kendisi, bu noktaların nasıl görülebileceği ve şifresinin çözülebileceği konusunda bir blog yayımladı. Bu noktaları bir ızgara üzerinde konumlandırdığınızda noktaların bulundukları konumlara göre saat, dakika, tarih ve sayı gibi bilgilere ulaşılabiliyor. Noktaların şifresini çözen bir grup güvenlik uzmanı, bu şifreyi çözmeye yarayan ızgara modelini de geliştirdiler.

Mikro noktalar özünde yeni bir şey değil ve yıllardır kullanılıyor. Elektronik Sınırlar Vakfı (Electronic Frontier Foundation, EFF), bu mikro noktaları kullandığı bilinen renkli yazıcıların bir listesini tutuyor. EFF tarafından alınan aşağıdaki görseller, bu noktaların şifrelerinin nasıl çözülebileceğini gösteriyor.

Mikro noktalar: Gizli doku

Gizli doku: Bu sarı noktalar, Xerox marka yazıcıdan alınan bir çıktının üzerine 60 kez yakınlaştırıldığında görülüyor (Görsel: Elektronik Sınır Vakfı / CC BY 3.0)

Mikro noktalar: Mavi ışık görünümü

Mavi ışık görünümü: Noktalar büyütüldüğünde ve mavi renkli LED lambası altında fotoğrafları çekildiğinde daha belirgin oluyorlar (Görsel: Elektronik Sınır Vakfı / CC BY 3.0)

Mikro noktalar: Izgara şekli

Izgara şekli: Daha net görülebilmesi için bu görseldeki noktalar daha da belirginleştirilmiş. Peki bu şekil ne anlama geliyor? (Görsel: Elektronik Sınır Vakfı / CC BY 3.0)

Mikro noktalar: Şifresi çözülmüş doku

Şifresi çözülmüş doku: Noktaların pozisyonu, çıktının alındığı tarih ve saatin yanı sıra yazıcının da seri numarasını veriyor (Görsel: Elektronik Sınır Vakfı / CC BY 3.0)

Yazılım danışmanlığı şirketi Vector 5’te veri analisti olarak görevli olan ve sızdırıldığı söylenen NSA belgesini inceleyen Tim Bennett, casusların ilgisini çekmesinin yanı sıra mikro noktaların başka olası kullanım alanlarının da oldğunu söylüyor.

Bennett, bu noktalar sayesinde belgelerde sahtecilik yapılıp yapılmadığının kontrol edilebileceğini söylüyor. Eğer birisi bir belgeyi 2005 yılında aldığını söylüyorsa bu mikro noktalara bakıldığında belgenin aslında sadece birkaç yıl önce alındığı görülebilir.

Eğer sizin de çıktısını aldığınız belgelerde mikro noktalara rastlarsanız, EFF sitesinde yer alan araç üzerinden bu noktaların ne anlama geldiğini görebilirsiniz.


Gizli mesajlar

İngilizce’de steganography olarak bilinen ve Türkçe’ye gizlenmiş yazı olarak çevirebileceğimiz bu gizli mesajlar aslında farklı biçimlerde çok uzun zamandır kullanılıyor.

Bu tip gizli mesajlar arasında belki de en çok bilinen, dünyada kullanılan pek çok kağıt para üzerinde Eurion takımyıldızı adı verilen özel bir beş noktalı doku kullanılır. Sahteciliği önlemek adına pek çok fotokopi makinesi ve tarayıcılar, bu dokunun algılanması durumunda ilgili paranın kopyasını yapmayacak şekilde programlanmışlardır.

NSA’nin kendisi de küçük noktalardan mesajların oluşturulduğu örneklerin kullanıldığı İkinci Dünya Savaşı’ndan örneklere yer vermektedir. Meksika’daki Alman casusların, Lisbon’da görüştükleri kişilere mesaj göndermek için bir zarfın içerisine küçük noktaları yapıştırdığı bilinmektedir.



O zaman bu casuslar gizli bir şekilde çalışıyordu ve Almanya’dan radyo ekipmanları ve görünmez mürekkep gibi bazı materyalleri almaya çalışıyorlardı. İtilaf devletleri bu mesajların önünü kesmeyi ve görevlerini sonlandırmayı başardı. Almanlar tarafından kullanılan bu küçük noktalar, bir nokta işareti boyutuna küçültülmüş şifresiz metin parçalarından ibaretti.

Bu tip iletişim yöntemleri II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, özellikle de Soğuk Savaş döneminde sıkça kullanıldı. Sovyetler Birliği’ne bağlı olan ancak Almanya’da gizli bir şekilde çalışan ajanların bu tip mesajları göndermek için harf damlacıkları kullandığına yönelik bilgiler mevcuttur.

Alman casusların bir zarf üzerine yazdığı mikro noktalar

II. Dünya Savaşı sırasında Mexico City’de bulunan Alman casusların Lisbon’a göndermek için hazırladıkları bir zarfın içerisine yapıştırılmış olan mikro noktalar (Görsel: Vikipedi)

Günümüzde ise dileyen herkes, kendilerine ait olan nesneleri korumak için mikro metin kullanabilir. Hatta İngiltere merkezli Alpha Dot şirketi, üzerlerinde bir seri numarası bulunan ve sadece mikroskopla görülebilen nokta büyüklüğündeki yapışkanları satmaktadır. Eğer polis bu yapışkanın bulunduğu bir nesneyi ele geçirirse, teoride bu nokta üzerindeki numara sayesinde ilgili nesnenin sahibinin kim olduğunu kolayca öğrenebilir.

Bu minyatür mesaj örneklerinin çoğu, renkli yazıcıların çıktısında olduğu gibi kodlanmış bir dokudan ibaret değildir ancak bu noktalar, bir nesnenin ya da belgenin üzerine yerleştirilen minik noktaların o nesnenin geçmişi ile ilgili bilgiler verebilecek kapasitede olduklarının güzel bir örneğidir.



Metin tabanlı gizli metinlerin bazı biçimleri, harflerden, rakamlardan ya da sembollerden hiç birini kullanmaz. Surrey Üniversitesi’nde görevli bir güvenlik uzmanı olan Alan Woodward, buna örnek olarak “Snow”u (Steganographic Nature Of Whitespace) gösterir. Bu yöntemde bir metin parçasında satırların sonuna boşluklar ve sekmeler yerleştirilir. Bunların toplam sayısı ve sıralaması, görünmez bir mesajın şifresinin çözülmesi için kullanılabilir.

Snow web sitesi bunu “Beyaz bir boşluk üzerinde bir mesaj aramak, bir kar fırtınası sırasında kutup ayısı aramak gibidir.” sözleri ile açıklar.

Woodward, bir belgeyi kimin ne zaman yazdırdığını anlamanın birkaç yolu olduğuna dikkat çekiyor.

NSA gibi kurumlar, bir şeyin yazdırıldığı her anın kaydını tutar, sadece bir belge yazdırıldıktan sonra onu takip etmenin yöntemlerini değil. NSA, insanların bu sarı noktalardan haberdar olduğunu biliyor bu sebeple bir belgeyi takip etmek için sadece bu yönteme başvurmuyor.



Yazıcıların bu tür bilgileri kullanıcılarının farkında olmadan belgelerin üzerine işlemeye haklarının olup olmadığı sürekli tartışılan bir konu. Kimilerine göre bu insan haklarına aykırı bir davranış ve bir MIT projesi, bu teknoloji hakkında yazıcı üreten şirketlere yönelik yapılan 45.000’in üzerinde şikayeti toplamış durumda.

Buna rağmen pek çok kişi, gizli kalması gereken belgelerin gizliliğinin korunması için bu tip adımların atılmasının yerinde olduğunu düşünüyor. Ted Han onu ile ilgili olarak “Devletlerin gizli tutabilmesi gereken şeyler vardır” açıklamasında bulunuyor ancak “Umarım insanlar harekat güvenliğinin yanı sıra gazetecilerin de kendilerinin ve haber kaynaklarının güvenliklerini nasıl koruyabilecekleri konusunda düşünüyorlardır.” diyerek konunun önemine dikkat çekiyor.


Yazıcınız yazdırma geçmişinizi paylaşıyor mu?

Birleşik Devletler Gizli Servisi’ne 2012 yılında gazeteci Theo Karantsalis’in yaptığı ve bilgi edinme hakkına dayanan bir başvuruya göre aşağıdaki yazıcı üreten şirketler, “belge tanımlama isteklerine” cevap vermeyi kabul etmiş durumdalar:

  • Canon
  • Brother
  • Casio
  • Hewlett-Packard
  • Konica
  • Minolta
  • Mita
  • Ricoh
  • Sharp
  • Xerox




Kaynak: BBC Future

The post Yazıcılar gizli noktaları (microdots) neden çıktılarına eklerler? appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/guvenlik/yazici-microdots-mikro-noktalar-gizli-1122/feed/ 0
Apple, iPhone 8’i 12 Eylül’de tanıtacak http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/iphone-ve-ipad/apple-iphone-8i-12-eylulde-tanitacak-1085/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/iphone-ve-ipad/apple-iphone-8i-12-eylulde-tanitacak-1085/#respond Fri, 01 Sep 2017 21:18:39 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1085 Apple, 12 Eylül’de düzenlenecek olan şirketin sıradaki büyük etkinliği için davetiyeleri gönderdi. İlgili etkinlikte Apple’nin yeni iPhone’nin yanı sıra yeni Apple Watch, Apple TV ve iOS yazılımlarını da tanıtması bekleniyor. Şirketin etkinlik sırasında üç yeni iPhone’yi tanıtması bekleniyor: Çerçevesiz OLED ekrana ve üç boyutlu yüz tarama özelliğine sahip yeni iPhone 8’in yanı sıra günümüzde piyasada [...]

The post Apple, iPhone 8’i 12 Eylül’de tanıtacak appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
Apple, 12 Eylül’de düzenlenecek olan şirketin sıradaki büyük etkinliği için davetiyeleri gönderdi. İlgili etkinlikte Apple’nin yeni iPhone’nin yanı sıra yeni Apple Watch, Apple TV ve iOS yazılımlarını da tanıtması bekleniyor.



Şirketin etkinlik sırasında üç yeni iPhone’yi tanıtması bekleniyor: Çerçevesiz OLED ekrana ve üç boyutlu yüz tarama özelliğine sahip yeni iPhone 8’in yanı sıra günümüzde piyasada bulunan iPhone 7 ve 7 Plus cihazlarının güncellenmiş sürümleri. Bu ürünlerin yanı sıra söylentilere göre Apple, 4K çözünürlük desteğine sahip yeni Apple TV’nin yanı sıra bütünleşik LTE bağlantı desteği bulunan yeni Apple Watch da şirketin tanıtacağı diğer ürünler arasında yer alıyor.

Her zaman olduğu gibi şirketin bu etkinlik sırasında yeni iPhone ve Mac yazılımlarının son sürümlerini de duyurması bekleniyor. Apple, iOS 11 ve High Sierra yazılımlarını Haziran ayında düzenlediği WWDC etkinliğinde duyurmuş ve o günden bugüne geçen süre içerisinde ilgili yazılımların beta sürümlerini geliştiricilerle paylaşmıştı.

Apple Eylül 2017 Etkinlik Davetiyesi

12 Eylül’deki etkinliğin davetiyesi, etkinliğin içeriği ile ilgili herhangi bir ipucu vermiyor. Davetiyede sadece “Bizim mekanda buluşalım” cümlesi yer alıyor. Şirketin buradaki “bizim mekan” ifadesinden kastettiği yer, Apple’nin Cupertino’daki yeni merkezi Apple Park bünyesinde yer alacak olan Steve Jobs Salonu. Yapımına hâlâ devam edilen salonda düzenlenecek olan ilk etkinlikte, aylardır süregelen yeni iPhone söylentilerine de son noktanın konulması bekleniyor.



Kaynak: The Verge

The post Apple, iPhone 8’i 12 Eylül’de tanıtacak appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/iphone-ve-ipad/apple-iphone-8i-12-eylulde-tanitacak-1085/feed/ 0
Eddy Cue artık Siri’den sorumlu değil http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/eddy-cue-artik-siriden-sorumlu-degil-1081/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/eddy-cue-artik-siriden-sorumlu-degil-1081/#respond Fri, 01 Sep 2017 18:26:09 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1081 Apple’nin bir süre önce güncellediği yönetici kadrosu sayfasına göre Eddy Cue, artık Siri’den sorumlu değil. İlk olarak Apple Insider web sitesinin fark ettiği değişikliğe göre Apple’nin sesli asistanı artık Craig Federighi’nin gözetiminde olacak. Bilindiği üzere Craig Federighi, Apple’de Yazılım Mühendisliği Kıdemli Başkan Yardımcısı görevini üstleniyor. Apple’nin internet yazılımları ve hizmetlerinden sorumlu olan Cue, şirketin Haritalar, [...]

The post Eddy Cue artık Siri’den sorumlu değil appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
Apple’nin bir süre önce güncellediği yönetici kadrosu sayfasına göre Eddy Cue, artık Siri’den sorumlu değil. İlk olarak Apple Insider web sitesinin fark ettiği değişikliğe göre Apple’nin sesli asistanı artık Craig Federighi’nin gözetiminde olacak. Bilindiği üzere Craig Federighi, Apple’de Yazılım Mühendisliği Kıdemli Başkan Yardımcısı görevini üstleniyor.



Apple’nin internet yazılımları ve hizmetlerinden sorumlu olan Cue, şirketin Haritalar, Müzik, iTunes, iCloud ve Siri hizmetlerinden sorumluydu. Ancak şirketin geçtiğimiz günlerde Sony’den transfer ettiği iki yöneticinin Apple tarafından hazırlanacak olan orijinal video programlarına odaklanacağı bilgisinin sızmasının (ki bu şikiler Cue’nin ekibinde yer alıyor) ve Federighi’nin de Siri’nin sorumluluğunu üzerine almasının ardından Cue, şirketin Hollywood programları için ayırdığı 1 milyar dolarlık bütçenin yükünü omuzlamaya hazır görünüyor.

Şirketin yönetici kadrosundaki bu değişiklik aynı zamanda Siri’nin Apple için ne kadar önemli olduğunun diğer bir göstergesi olabilir. Bilindiği üzere Federighi zaten macOS ve iOS’tan sorumlu. Bu listeye Siri’yi de ekleyerek şirketin sesli asistanının alarm kurmak ve basit sorulara cevap vermekten daha fazlasını yapmayı beklediği düşünülüyor. Sesli asistan alanında Amazon ve Google’nin sunduğu alternatifler, çoğu alanda Siri’den çok daha verimli bir şekilde çalışıyor.



Kaynak: The Verge

The post Eddy Cue artık Siri’den sorumlu değil appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/eddy-cue-artik-siriden-sorumlu-degil-1081/feed/ 0
Kullanıcısının yanında duran teknoloji şirketleri hangileri? http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/guvenlik/kullanicisinin-yaninda-duran-teknoloji-sirketleri-hangileri-1057/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/guvenlik/kullanicisinin-yaninda-duran-teknoloji-sirketleri-hangileri-1057/#respond Sun, 16 Jul 2017 18:14:16 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1057 Bu yazıyı okuyan herkesin bir teknoloji şirketine ait bir ürünü gündelik olarak kullanıyor olduğundan eminiz. İnternet servis sağlayıcınızdan sık kullandığınız internet mağazasına, sosyal ağınızdan kullandığınız arama motoruna bu şirketler gündelik hayatımızda önemli birer yer işgal etmektedirler. Buna rağmen sadece birkaçımız bu şirketlere ne kadar güvenebileceğimizi sorguluyor. Özellikle dünya çapında hükümetler bu şirketlerin barındırdığı ve kullanıcıları [...]

The post Kullanıcısının yanında duran teknoloji şirketleri hangileri? appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
Bu yazıyı okuyan herkesin bir teknoloji şirketine ait bir ürünü gündelik olarak kullanıyor olduğundan eminiz. İnternet servis sağlayıcınızdan sık kullandığınız internet mağazasına, sosyal ağınızdan kullandığınız arama motoruna bu şirketler gündelik hayatımızda önemli birer yer işgal etmektedirler.



Buna rağmen sadece birkaçımız bu şirketlere ne kadar güvenebileceğimizi sorguluyor. Özellikle dünya çapında hükümetler bu şirketlerin barındırdığı ve kullanıcıları tarafından oluşturulan verilere erişmek için can attığı günümüzde bunun önemi belki de daha önce hiç olmadığı kadar önem arz ediyor. Peki hangi teknoloji şirketi hükümetlerden gelen veri paylaşımı taleplerinde hükümetlerin değil kullanıcılarının yanında duruyor? Electronic Frontier Foundation (Elektronik Sınırlar Birliği Vakfı) işte bu sorunun cevabını arıyor.


Kim sizi koruyor?

2011 yılından beri her yıl, Elektronik Sınırlar Birliği Vakfı (EFF), Birleşik Devletler hükümeti kendilerinden kullanıcılarına ait verileri paylaşmak istediklerinde nasıl bir tutum takındıklarını detaylandıran bir rapor paylaşıyor. Bu raporun amacı, konun size ait olan verilere geldiğinde teknoloji şirketlerinin verilerinizi hangi durumlarda paylaştığını anlamak.

2017 raporunda EFF, teknoloji şirketlerini 5 farklı alanda puanlandırıyor: endüstri çapında en iyi uygulamalar, hükümetlerin verinizi talep etmesi durumunda kullanıcılarını bilgilendirme, kullanıcılarının verilerini izinsiz paylaşmama, mahkemelerin bu tip isteklerin yapıldığına yönelik bilgileri teknoloji şirketlerinin paylaşmamasına yönelik yaptırımlarına ne derece uydukları ve NSA’nın gözetim isteklerine karşı gelmeleri.

Adobe, Credo Mobile, Dropbox, Lyft, Pinterest, Sonic, Uber, Wickr ve WordPress bu alanda 5 üzerinden 5 yıldız alarak kullanıcılarının yanında durduklarını gösteriyor. AT&T, Comcast, T-Mobile ve Verizon ise 5 üzerinden 1 yıldız alarak hükümetlerin karşısında durmadıklarını gösteriyor. 1 yıldız alan şirketlerinin tamamının internet servis sağlayıcıları olmasının bir tesadüf olmasını umuyoruz ancak bu durum, onların birer internet servis sağlayıcı oldukları gerçeğini değiştirmiyor.


Kullanıcılarının verilerini korumak

Bu rapor, teknoloji şirketlerinin kullanıcılarının verilerini korumak için ne gibi önlemler aldığına yönelik önemli bilgiler içeriyor. Kimi teknoloji şirketleri, her ne olursa olsun verilerinizi korumaya özen gösterirken diğerleri bu fikre pek sıcak yaklaşmıyor. Bu sebeple biz kullanıcılar bu raporda adı geçen şirketlerin ürünlerini ve hizmetlerini kullanırken bir kere daha düşünmemiz gerekiyor.

EFF’nin raporundaki bulgular hakkında ne düşünüyorsunuz? Sonuçlar sizi şaşırttı mı? Listede adı geçen şirketlerden hangilerinin aldığı puanlar beklentilerinizin dışında gerçekleşti? Bu rapordaki sonuçlar ışığında raporda kötü puan alan teknoloji şirketlerinin ürünlerini kullanmaktan vazgeçecek misiniz yoksa bu sizin için önemli değil mi? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Görsel: Josh Hallett, Flickr
Kaynak: MakeUseOf


The post Kullanıcısının yanında duran teknoloji şirketleri hangileri? appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/guvenlik/kullanicisinin-yaninda-duran-teknoloji-sirketleri-hangileri-1057/feed/ 0
Kendi Kendini Sürebilen Arabalar Hâlâ Neden Yaygın Değil? http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/kendi-kendini-surebilen-arabalar-hala-yaygin-degil-1019/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/kendi-kendini-surebilen-arabalar-hala-yaygin-degil-1019/#respond Sat, 20 May 2017 11:21:34 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=1019 Günümüzden sadece birkaç yıl sonra kendi kendini sürebilen ve iyi huylu robot taksiler, kanunlara uymayan asabi sürücüler ile aynı yolları paylaşacaklar. İşte bu durum, robot taksileri geliştiren kişileri uykusuz bırakmaya yetiyor. Kendi kendini sürebilen bir araba, hız limitini aşmayacak şekilde programlanabilir. İnsanlar ise sıklıkla hız limitlerini 15 ila 25 kilometreye kadar aşıyorlar. Ayrıca bölgeden bölgeye [...]

The post Kendi Kendini Sürebilen Arabalar Hâlâ Neden Yaygın Değil? appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
Günümüzden sadece birkaç yıl sonra kendi kendini sürebilen ve iyi huylu robot taksiler, kanunlara uymayan asabi sürücüler ile aynı yolları paylaşacaklar. İşte bu durum, robot taksileri geliştiren kişileri uykusuz bırakmaya yetiyor.



Kendi kendini sürebilen bir araba, hız limitini aşmayacak şekilde programlanabilir. İnsanlar ise sıklıkla hız limitlerini 15 ila 25 kilometreye kadar aşıyorlar. Ayrıca bölgeden bölgeye değişen trafik alışkanlıkları da mevcut ve insanlar bu kurallara da kolaylıkla adapte olabiliyorlar.

Los Angeles ve diğer yerlerde, örneğin “Kaliforniyalı Duruşu” kuralı vardır. Burada sürücüler, eğer herhangi birisi geçmiyorsa dur işaretine uymak zorunda değildirler. Güneybatı Pensilvanya’da ise “Pittsburgh Dönüşü” adı verilen kuralda ise trafik lambası yeşile döndüğünde o sırada size doğru gelen arabanın sola dönmesine izin verebilirsiniz. Aynı şey Boston’da da olur. Ann Arbor yakınlarında sabah ve akşam işe gidiş ve geliş saatlerinde sürücüler, sola dönüşün yasak olduğu çift çizgili şeridi geçerek ana yola çıkış yapıyorlar.

Carnegie Mellon Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği profesörü olan Raj Rajkumar, bu tip örneklerin sınırsız olduğunu ve insanların kuralları nerede, ne zaman ve ne kadar çiğneyebileceklerini bildiklerine dikkat çekiyor.

Ford Kendi Kendini Sürebilen Araba

Her ne kadar kendi kendini sürebilen arabaların önümüzdeki üç ila beş yıllık dönemde sadece sınırlı alanlarda yolcu ya da kargo taşımacılığı yapacak olsa da, uzmanlar robot taksilerin insanlar tarafından kullanılan araçlarla aynı oranda kabul görmesinin çok daha uzun zaman alacağını düşünüyor. Bunun temel sebebi programcıların insanların araba kullanırkenki davranışlarını anlamaları ve bunu bilgisayar programı olarak kodlayabilmeleri gerekiyor. Ayrıca bir arabaya tüm bunları öğretebilmek için inanılmaz yüksek miktarda verinin işlenebilmesi gerekiyor ve bunu yapabilecek tek şey de çok sayıda süper bilgisayarın bir arada kullanılabilmesi. Tüm bu teknolojilerin kullanımı ne yazık ki günümüzde oldukça pahalı.

Duke Üniversitesi’nin İnsanlar ve Otonomi Laboratuvarı direktörü Missy Cummings, konu ile ilgili olarak “Sürücüsüz arabalar kurallara oldukça bağlıdır ve bu arabalar halk arasında bilinen uygulamaları anlayamıyorlar.” açıklamasında bulundu.



Sürücü kuralları ve yolların durumu dünya çapında ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Avrupa şehirlerindeki dar ve kalabalık sokaklardan Beijing’in devasa trafik sıkışıklıklarında ortaya çıkan anarşiye, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de lüks arabaların kötü işaretlenmiş yollarda ve sıkışık şeritlerde aynı yolu bisikletlerle, kaykaylarla, kamyonlarla ve hatta kimi zaman inekler ya da fillerle paylaşmasına kadar çok farklı trafik kültürü mevcut.

Dergi Okuyan Sürücü

Tüm bunların yanı sıra bir de agresif insanlar mevcut. Bu kişiler trafikte hatalı sollama, makas atma, kırmızı ışıkta geçme, yayaya yol vermeme gibi pek çok kural ihlalini gerçekleştiriyor. Örneğin Hindistan’da sürücüler, trafik çizgileri ne kadar belirgin olursa olsun diledikleri gibi şerit değiştirebiliyorlar.

Tesla gibi bazı arabalarda bulunan ve arabanın otomatik olarak durmasını sağlayan fren sistemleri bile bazı sürücüler tarafından test edilmeye başladı bile. Karşısından Tesla marka bir araba geldiğini gören kimi düşüncesiz sürücüler, arabalarını doğrudan Tesla’nın önüne sürerek onun durup durmayacağını kendilerince test etmiş oluyorlar.



Toyota’nın otonom arabalar birimi sözcüsü John Hanson, “İnsanların salaklığını ya da teknoloji ile oyun oynamak isteyen birinin davranışlarını programlamak gerçekten zordur.” sözlerine yer verirken, Intel’in otomatik sürücü çözümleri başkan yardımcısı Kathy Winter ise 2030’dan önce arabaların da tıpkı insanlar gibi görebileceklerinden ve düşünebileceklerinden emin.

Volvo Kendi Kendini Süren Araba

Sürücülere yardımcı olacak sensörlerle dolu arabalar günümüzde yol işaretleri, şerit çizgileri ve sürücülerin araba kullanma davranış biçimleri hakkında bilgi toplamaya başladılar bile. Winter, otomotiv ve otonom sistemler üreten teknoloji şirketlerinin bu bilgiyi devasa veritabanları altında toplayacaklarını düşünüyor.

“Intel ve diğer şirketler tarafından geliştirilen yapay zeka sistemleri bir süre sonra bu veriyi analiz edebilecek ve tıpkı insanlar gibi karar verebilecek güce ulaşabilir.”

Programcılar, bir gün arabaların Beijing’in trafiğinde bile gidebileceğinden emin ancak bu arabalar trafiğe ilk çıktıklarında fiyatları hiç şüphesiz pahalı olacaktır. Çinli yetkililerin de bu teknolojinin Çin yollarında gidebilecek kadar güvenilir olduğuna inanması ve bunun sonucunda da arabaların yollarda tek başlarına gitmelerine onay vermesi için bir on yıl ya da daha fazlası daha gerekebilir.



Intel’den Winter, tümüyle otonom arabaların bir buçuk saatlik bir sürüş sonucunda dört terabaytlık bir veriyi toplayabilmesi, işlemesi ve analiz etesi gerektiğine inanıyor. Bu süre, ortalama bir sürücünün her gün direksiyon başında geçirdiği süreyi gösteriyor. Bu veri, 1.2 milyon fotoğraf ya da 2.000 saatlik bir filme eşdeğer. Bu tip bir veriyi işleyebilecek bilgisayarların günümüzdeki fiyatı araç başına 100.000 doları buluyor ancak daha fazla araba üretildikçe bu bilgisayarların fiyatı da önemli oranda düşecektir.

Gelecekte bir gün otonom araçlara toplumda herkesin bildiği ancak adı konulmamış kuralların da kodlanması mümkün olacaktır. Bu sayede bu araçlar şerit değiştirmenin yasak olduğu yollarda bile gerektiğinde şerit değiştirebilecek ya da boş bir şerite geçiş yapabilmek için gerektiğinde hız limitini aşabilecektir. Günümüzde çeşitli firmalar bazı otonom araçların deneme sürüşleri üzerinde araçların bu kararları kendi kendine verebilmelerini sağladı bile. Şimdilik bu araçlar, üzerlerinde ve test alanlarında bulunan alıcılardan faydalanıyorlar ancak önümüzdeki dönemde yol üzerindeki otonom araçların birbirleri ile iletişim kurabilmeleri de planlanıyor.

Tüm bu gelişmelere rağmen bazı uzmanlar, arabaların asla insanlar gibi düşünemeyeceklerinden emin.

Kaynak: Techlife dergisi, Sayı: 13 Mayıs 2017, Sayfa: 16-23


The post Kendi Kendini Sürebilen Arabalar Hâlâ Neden Yaygın Değil? appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/kendi-kendini-surebilen-arabalar-hala-yaygin-degil-1019/feed/ 0
Amazon’un Perakende Mağazalar Açmasının Ardındaki 5 Neden http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/amazon-perakende-magaza-neden-991/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/amazon-perakende-magaza-neden-991/#respond Tue, 09 May 2017 16:33:06 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=991 İnternet’in en büyük alışveriş sitesi Amazon, bu alandaki egemenliğini perakende mağazaları üzerinde de mi sağlamak istiyor? Amazon, 2015’ten bu yana dünyanın çeşitli yerlerinde dükkan açmaya devam ediyor. Şirket, bu süre zarfında teknolojik ürünler de satan 6 adet kitap mağazası, üniversitelerin içerisinde bulunan ve içerisinde kitap bulunmayan kitapevleri ve Türkiye’deki mahalle bakkalı benzeri ancak içerisinde herhangi bir kasiyerin çalışmadığı [...]

The post Amazon’un Perakende Mağazalar Açmasının Ardındaki 5 Neden appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
İnternet’in en büyük alışveriş sitesi Amazon, bu alandaki egemenliğini perakende mağazaları üzerinde de mi sağlamak istiyor?



Amazon, 2015’ten bu yana dünyanın çeşitli yerlerinde dükkan açmaya devam ediyor. Şirket, bu süre zarfında teknolojik ürünler de satan 6 adet kitap mağazası, üniversitelerin içerisinde bulunan ve içerisinde kitap bulunmayan kitapevleri ve Türkiye’deki mahalle bakkalı benzeri ancak içerisinde herhangi bir kasiyerin çalışmadığı dükkanlar yer alıyor. Şimdilik Amazon’un bu alandaki girişimleri deneysel çalışmalar olarak gözlense de bunların uzun vadede deneysel olmaktan çıkacağına inanılıyor.

Her ne kadar şirket e-ticaret alanında dünyanın lider şirketi olsa da, eMarketer’e göre dünya üzerinde yapılan perakende satışların %90’ı hala dükkanlar üzerinden yapılıyor. Amazon, otomatikleştirme ve veri madenciliği alanlarındaki deneyimlerini perakende mağazalar üzerinde uygulayarak perakende alışveriş dünyasını kökünden değiştirebilme kabiliyetine sahip.

Amazon Cafe

ABD’nin Kuzey Carolina eyaletindeki Charlotte şehrinde bulunan perakende analisti Sucharita Mulpuru konu ile ilgili olarak “Amazon’un pek çok dükkanın kapanmasına neden olduğu gerekçesiyle suçlanmasına rağmen kendilerinin dükkan açması ilk bakışta mantıksız görünse de Amazon bunu herkesin gözü önünde yapmaya devam ediyor.” sözlerine yer verdi.

Amazon’un internet dışındaki girişimleri şirketin internet üzerindeki faaliyetlerini daha da iyileştirebilir – her ne kadar şirketin internet üzerindeki faaliyetleri her geçen gün büyümeye devam ediyor olmasına rağmen. 2017 yılının ilk üç ayında Seattle merkezli Amazon, 724 milyon dolar, ya da diğer bir deyişle hisse başına 1.48 dolar kazandı. Bu rakamlar, geçen yılın aynı dönemine göre %41’lik bir iyileşmeye işaret ediyor. Amazon, Wall Street’in hisse başına 1.08 dolar olan beklentisini önemli ölçüde aştı. Şirketin gelirleri ise %23 artarak 35.7 milyar dolara yükseldi. Piyasa beklentileri Amazon’un 2017 yılının ilk üç ayındaki gelirlerinin 35.3 milyar dolar olacağı yönündeydi.



Amazon, şirketin perakende mağazalarından elde ettiği gelirleri paylaşmıyor. Şirketin Finans ve Mali İşler Müdürü Brian T. Olsavsky geçtiğimiz Perşembe günü yatırımcılara yaptığı açıklamada şirketin perakende mağazaları, müşterilere ulaşmanın ve halk arasında nelerin yankı uyandırdığını anlamanın bir başka yolu olarak gördüklerini belirtti. Olsavsky, şirketin perakende mağazalarının performansından memnun olduğunu söyledi ancak detay vermekten kaçındı.

Şirketin bu mağazalardan tam olarak neleri öğrendiği ve bu öğrendikleri ile neler yapmak istediği ise herkesin merak ettiği soru.

Yazımızın devamında bu mağazaların Amazon’a nasıl yardımcı olabileceğini sizler için irdeledik:


Küçük aletler için bir vitrin

Amazon’un günümüzde altı adet perakende kitap mağazası bulunuyor. Önümüzdeki dönemde şirketin altı tane daha benzer mağaza açması bekleniyor. Şirket bu mağazalarda daha çok yer kaplamasına rağmen kitapların kapakları ziyaretçilere bakacak şekilde raflara yerleştiriyor. Amazon, şirketin sattığı bütün kitapları bu mağazalarda bulundurmak derdinde değil zira diğer her şeyi telefonlarınızdan sipariş edebileceğinizin farkında.

Amazon Books

Amazon ayrıca bu mağazalarda şirketin Kindle elektronik kitap okuyucularına, TV cihazlarına ve diğer küçük aletlere büyük bir yer ayırıyor. Şirket, ziyaretçilerin bu cihazları satın almadan önce denemelerine de bu sayede izin vermiş oluyor. Mağazalarda ilgili cihazların nasıl kullanılabileceğine ve bu cihazlarla neler yapılabileceğine yönelik çeşitli etkinliklere de yer veriliyor.

Wedbush Securities analisti Michael Pachter, fiziksel kitapevlerinin yeni Kindle kullanıcıları kazanmak için ideal yerler olduğuna inanıyor zira henüz Kindle sahibi olmayan kişilerin kitap okumayı seven kişiler olduğuna dikkat çekiyor.


Alışveriş deneyimi

Amazon, şirketin üçüncü kitapevini Ekim ayında Portland, Oregon yakınlarında açtı. Powell’s Books şirketi CEO’su Mirian Sontz, Amazon’un bu pazara girmesini “kitap satın almak isteyen müşterilerin kitapevlerinde yaşadıkları alışveriş deneyimini bir internet mağazasının asla sunamayacağının kabulü.” olarak nitelendiriyor. Bunlar arasında mağazadaki diğer kişiler ile birlikte sohbet edebilmek, kitaplar arasında gezinirken bir kitabın kapağının ilginizi çekebilmesi ve daha pek çok küçük detay yer alıyor.

Gartner’de perakende analisti olarak görev yapan Robert Hetu ise internet müşterilerinin bir e-ticaret sitesini ziyaret ettiklerinde genellikle ne almak istediklerini bilerek o siteyi ziyaret ettiğine dikkat çekiyor. Bir perakende mağazasını ziyaret eden bir kişi ise genellikle mağaza içerisindeyken ne alacağına karar veriyor hatta kimi zaman o mağazaya gelmeden önce satın almayı aklının ucundan bile geçirmediği bir ürünü satın alarak o mağazadan ayrılabiliyor. Amazon, kendi perakende mağazalarından müşterilerin bu mağazalardaki alışveriş deneyimlerinden çok şey öğrenebilir ve daha sonra bu deneyimlerini internet mağazasına yansıtabilir.


Müşterilerin işin çoğunu yapması

Amazon, şirketin içerisinde herhangi bir kitap içermeyen 20. kitapevini önümüzdeki hafta Cleveland’da açacak. Öğrenciler bu mağazalar üzerinden ders kitaplarını ve yurt odalarında kullanacakları diğer araç ve gereçleri sipariş edip ardından ürünler mağazaya teslim edildiğinde gelip siparişlerini teslim alabiliyorlar. Tüm teslimatların tek bir noktada toplanıyor olması, Amazon’un teslimat ücretlerini önemli ölçüde düşürüyor.

Amazon Fresh Pickup

Şirket ayrıca Seattle bölgesindeki iki mağaza üzerinden mutfak malzemelerinin de sipariş edilebilmesini sağlayacak. Mağazalar açıldığında Amazon’un Prime sadakat programı müşterileri, internet üzerinden bu ürünleri sipariş edebilecek ve ardından bu mağazalardan herhangi birini ziyaret ederek sipariş ettikleri ürünleri kuyruğa girmeden teslim alabilecekler. Hatta mağaza görevlileri, müşterilerinin siparişlerini arabalarına kadar teslim edecekler. Hiç şüphesiz bu teslimat yöntemi, Amazon’un her bir siparişi müşterilerinin yaşadıkları yere kadar teslim etmesinden çok daha ucuza maloluyor.


Perakende teknolojisi

Amazon şirketin ürünlerinin teslimat için paketlendiği dev boyutlu ambarlarda robotlardan önemli miktarda faydalanıyor. Amazon işte bu otomatikleştirme teknolojisini perakende mağazalarında da kullanmayı hedefliyor. Seattle’deki Amazon Go adındaki dükkanda bulunan algılayıcılar, müşteriler ürünleri raflardan aldığı an ya da rafa geri bıraktığı an tarıyor. Müşterinin Amazon hesabı alışverişin sonunda otomatik olarak alışveriş sepetindeki ürünlerin hesabını tahsil ediyor. Mağazanın Amazon çalışanları ile birlikte yaptığı test çalışmalarının ardından kısa bir süre sonra Amazon müşterilerinin kullanımına açılması planlanıyor.

Amazon bu mağazada kasa görevlileri çalıştırmadığından önemli bir kâr elde ediyor. Şirket, bununla da kalmayıp mağazaların envanterini daha iyi bir şekilde yönetebiliyor ve hatta hangi ürünlerin ne zaman indirime girmesi gerektiğine daha kolay karar verebiliyor.

Kimilerine göre Amazon ilgili teknolojiyi diğer şirketlerin kullanımı için lisanslayabilir. Şirket bilindiği üzere kendisine ait olan veri merkezlerini diğer müşterilerin kullanımı için kiralıyor. Bulut bilişim (cloud computing) olarak da bilinen bu iş alanı, bu yılın ilk üç ayında Amazon’un gelirlerinin %10’unu oluşturacak kadar büyümüş durumda. Bulut bilişim satışları geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla %43 artarak 3.7 milyar dolara yükseldi.


Müşteri sadakati

Amazon şirketin üniversite kampüslerine kurduğu kitapevlerinde şirketin Prime sadakat programının da tanıtımını yapabilir (öğrenciler, Prime sadakat programının yıllık 99 dolar olan fiyatından %50 indirimle faydalanabiliyorlar). Amazon’un buradaki stratejisi aslında oldukça basit. Öğrencileri hayatlarının erken dönemlerinde hizmetlerinizi kullanmaya alıştırırsanız o kişiler hayatlarının geri kalan döneminde müşterileriniz olmaya devam ederler.

Amazon Books

Normal kitapevlerinde ise Prime sadakat programı üyesi müşteriler, Amazon’un internet sitesindeki fiyatlarla aynı fiyata kitapları satın alabiliyorlar. Diğer herkes ise sadece Amazon’un küçük aletleri internet sitesindeki fiyatları ile aynı fiyata satılıyor. Kitaplar ve diğer ürünler genellikle Amazon’un web sitesinden daha pahalı fiyata satılıyor. Elbette bu mağazalardan da Prime üyesi olabilirsiniz.

Analistler, Amazon’un bu deneyimleri kullanarak kullanıcı sadakatlerini derinleştirmek için yeni yöntmeler oluşturacağına inanıyor. Elbette Prime sadakat programı üyeleri, Amazon’un internet üzerinden verdiği üstün hizmet kalitesini perakende mağazalarında yansıtamaması durumunda bu programdan ayrılabilirler.

Kaynak: Techlife News dergisi, Sayı: 6 Mayıs 2017, Sayfa: 12-21


The post Amazon’un Perakende Mağazalar Açmasının Ardındaki 5 Neden appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/teknoloji-haberleri/amazon-perakende-magaza-neden-991/feed/ 0
Airbnb ve San Francisco Yönetimi, Mülklerin Kaydı Konusunda Anlaştı http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/internet/airbnb-san-francisco-kiralik-dairelerin-kayit-altina-alinmasinda-anlasti-986/ http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/internet/airbnb-san-francisco-kiralik-dairelerin-kayit-altina-alinmasinda-anlasti-986/#respond Tue, 09 May 2017 12:37:01 +0000 http://www.kablosuzmecmua.com/?p=986 San Francisco ve Airbnb, kısa süreliğine kiralanabilen odalar, daireler, evler ve benzeri mülklerin bulunduğu web sitesinin şehrin ilgili mülklerde kalma süresini sınırlayan ve bu mülklerin ne kadar süreliğine kiralanabileceğini belirleyen kurallarına uyması konusunda anlaşmaya vardı. Anlaşma, Airbnb’nin San Francisco şehri için geçerli olan bazı kanunlara karşı açtığı davanın sonucunda gerçekleşti. Bu kanunlar, sitenin kiralık olarak [...]

The post Airbnb ve San Francisco Yönetimi, Mülklerin Kaydı Konusunda Anlaştı appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
San Francisco ve Airbnb, kısa süreliğine kiralanabilen odalar, daireler, evler ve benzeri mülklerin bulunduğu web sitesinin şehrin ilgili mülklerde kalma süresini sınırlayan ve bu mülklerin ne kadar süreliğine kiralanabileceğini belirleyen kurallarına uyması konusunda anlaşmaya vardı.



Anlaşma, Airbnb’nin San Francisco şehri için geçerli olan bazı kanunlara karşı açtığı davanın sonucunda gerçekleşti. Bu kanunlar, sitenin kiralık olarak kayıtlı olmayan mülklerin kiralanmasına önayak olduğu gerekçesiyle cezalandırılmasını gerektiriyordu.

Anlaşma sonucunda kendi mülklerini kiralamak isteyen kullanıcılar, Airbnb’nin web sitesi üzerinden bir kayıt numarası başvurusunda bulunabilecek ve bu kayıt numarasını mülklerinin listelendiği sayfa üzerinde belirtmek zorunda kalacaklar.

Şirket, San Francisco yönetimine her ay site üzerinde listelenen ve San Francisco’da bulunan tüm mülklerin bir listesini gönderecek. Bu sayede yetkililer, ilgili mülklerin kiralanmak üzere kayıt altına alınıp alınmadığını kontrol edebilecekler. Airbnb, kiralanmak üzere kayıtlı olmayan mülkleri sitesinden kaldırabilecek.



San Francisco belediyesi avukatları konu ile ilgili olarak “Bu anlaşma, komşularımızı koruyor ve şehrimizdeki değerli evlerin yasadışı olarak birer otele dönüşmesinin yanı sıra evlerinden zorla çıkarılan kiracıların da önüne geçmiş oluyor.” açıklamasında bulundu. Belediye avukatı Dennis Herrera, “Bence bu anlaşma, evlerini kısa süreliğine kiraya vermek isteyen kişilerin yoğun olarak bulunduğu şehirler için bir model olacak.” açıklamasına yer verdi.

Airbnb ise konu ile ilgili olarak bu anlaşmanın, kullanıcılarının kendi evlerini kiralamaya devam edebilmeleri için gerekli sistemlerin ve araçların devreye sokulabilmesi için yapıldığını söyledi.

Airbnb, San Francisco Mahkemesi

Merkezi San Francisco’da bulunan Airbnb, mülklerini kısa süreli olarak kiraya vermek isteyen kişilerin bu mülklerini listeleyebildiği dünyanın en büyük sitesi.

Eleştirmenler, Airbnb’nin iş modelinin ev sahiplerini halihazırda inanılmaz derecede pahalı hâle gelen kiralık dairelerini pazardan çekmesine neden olduğunu söylüyor. Airbnb’nin iş modelini destekleyen gruplar ise odalarını kiralayarak elde ettikleri gelir olmadan San Francisco’da yaşamanın artık mümkün olmadığını söylüyorlar.

San Francisco, mülk sahiplerinin mülklerinin tamamını ya da bir kısmını diledikleri şekilde kiralamalarına izin veriyor ancak bunun için ev sahiplerinin mülklerini kayıt ettirmeleri ve tek bir müşterinin kalabileceği süreyi 30 günle sınırlamaları gerekiyor. Ev sahipleri, mülklerini San Francisco’da bulunmadıkları zamanlarda ise yılda 90 günden fazla süreliğine kiralayamıyorlar.



Bunun yanı sıra ev sahipleri, site bünyesinde sadece bir mülkü paylaşabilecek. Ev sahibinin de evini kiralayabilmesi için yılda en az 9 ay orada yaşaması gerekiyor.

Şehir yönetimi, Airbnb bünyesinde bulunan 8.000’den fazla mülkün sadece 2.100 adedinin kayıt altında olduğunu söylüyor ve bu sebeple, bu sınırlamaları kayıt altında olmayan mülkler üzerine uygulamanın mümkün olmadığını iddia ediyorlardı.

Şehir yönetimi, Airbnb yönetimini kayıt altında olmayan her bir mülkte yapılan her bir gecelik kalış için 1.000 dolar ceza kesmekle tehdit etmişti.



Airbnb ise ilgili kanunun kendisini bu mülkleri tespit etmek zorunda bıraktığını çünkü şirketin yasal olarak kiralanması mümkün olmayan mülklerin sitesinde yer almak istemediğini belirtiyor ancak ilgili kanunun, 1996 yılında Amerika Birleşik Devletleri federal mahkemesinin verdiği ve internet şirketlerinin, kullanıcıları tarafından gönderilen içeriklerden sorumlu olmayacaklarına yönelik kararına aykırı olduğuna dikkat çekiyor.

San Francisco’da bulunan federal hakim ise Airbnb’nin bu savunmasına karşı çıkıyor ancak Airbnb’nin de hangi mülkün kiralanmak üzere kayıt altında olup olmadığını belirleyebilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor.

Birleşik Deletler Bölge Hakimi James Donato, geçtiğimiz Kasım ayında San Francisco şehir yönetimi ve Airbnb arasındaki bu davanın çözümlenmesi konusunda daha sıkı çalışması yönünde bildirimde bulunmuştu.



Airbnb’nin küresel politikalar ve iletişiminden sorumlu Chris Lehane, gazetecilerle yaptığı bir telekonferans sırasında anlaşmanın çok daha kolay bir kayıt sistemini beraberinde getirdiğini ve bu sayede şehir yönetiminin, şehirde yaşayanların kanunlar dahilinde mülklerini kiralayabilmelerine yardımcı olduğunu belirtiyor.

Şehir yetkilileri, ev sahiplerinin doğrudan Airbnb üzerinden kayıt numarası alabilmek için ilgili teknolojinin geliştirilmesinin dört ay süreceğini belirtti. Herrera, Airbnb üzerinde mülklerini listelemek isteyen herkesin kayıt işlemlerini 2018’e kadar tamamlamaları gerektiğini de sözlerine ekledi.

Airbnb, San Francisco Denetim Kurulu’na karşı açtığı davayı kurulun bu anlaşmanın kurallarına sadık kalması durumunda geri çekeceğini açıkladı.

Kaynak: Techlife News dergisi, Sayı: 6 Mayıs 2017, Sayfa: 7-11


The post Airbnb ve San Francisco Yönetimi, Mülklerin Kaydı Konusunda Anlaştı appeared first on Kablosuz Mecmua.

]]>
http://www.kablosuzmecmua.com/pc-ve-mobil/internet/airbnb-san-francisco-kiralik-dairelerin-kayit-altina-alinmasinda-anlasti-986/feed/ 0