Dizüstü bilgisayar Windows 10 S işletim sistemi ile birlikte geliyor. Bu işletim sistemi, sadece Windows Store üzerinde bulunan programlar ile kullanılabilecek. Microsoft bu sınırlamanın kullanıcılarının güvenliği açısından pek çok avantajı olduğuna dikkat çekiyor. Microsoft daha önce de Windows RT ile benzer bir adım atmış ancak işletim sistemi, Windows Store’de bulunmayan daha eski uygulamaları çalıştıramadığından kullanıcılar tarafından tercih edilmemişti.

Microsoft, Google ve onun ucuz dizüstü bilgisayarları serisi Chromebook’a rakip olmayı hedefliyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde bu bilgisayarlar öğrenciler tarafından tercih ediliyor.



Microsoft’un başta öğrenciler için hedeflediği Windows 10 S işletim sistemini kullanan bilgisayarların 189 dolardan satışa çıkacağını söylüyor. Bu fiyat, en ucuz Chromebook modelinden bile daha ucuz. Ancak Microsoft tarafından üretilen Surface Laptop’un satış fiyatı ise 999 dolar – MacBook Air ile aynı fiyata sahip.

İlgili etkinlik bünyesinde Microsoft, eğitim alanında diğer bazı duyurularda da bulundu.

• Microsoft, Minecraft Education sürümüne kodlama özelliğini dahil ediyor. “Code Builder” adındaki bu özellikle Minecraft oyununa oyuncuların kodlama hakkında daha fazla bilgi sahibi olması hedefleniyor.
• Microsoft Teams’in sınıflar için geliştirilen bir sürümü de duyuruldu. Bu uygulamada öğrenciler, öğretmenlerinin gözetiminde birbirleri ile sohbet edebilecek ve aynı zamanda ödevleri üzerinde birlikte çalışabilecekler. Eğer öğrenciler birbirleri ile gereğinden fazla sohbet etmeye başlarlarsa öğretmenler, diledikleri öğrencileri ya da sohbet odasını kullanıma kapatabilecek. Microsoft, bu aracın sınıflar için bir dijital merkez olarak kullanılmasını ve öğretmenlerin de öğrencileri ve velileri ile daha verimli bir şekilde iletişim kurabilmelerine yardımcı olmasını hedefliyor.

Kaynak: Techlife News dergisi, Sayı: 6 Mayıs 2017, Sayfa: 88-91

The post Microsoft Yeni Dizüstü Bilgisayarı Surface Laptop’u Duyurdu appeared first on Kablosuz Mecmua.

Aradaki fark, Chromebook adı verilen cihazlara yönelik talebin artması ile açıklanabilir. IDC, Chromebook satışlarını araştırmasına dahil ederken Gartner bu cihazları bilgisayar satışları dahilinde kabul etmiyor. Gartner’a göre bu cihazlar, Windows yerine Chrome OS kullanan cihazlar olup genel olarak internet üzerinde gezinmek için kullanılıyor ve yazılım indirmek ya da video düzenleme gibi güçlü bilgisayar donanımı gerektiren işlemler için kullanılmıyor.

IDC’de görevli Jay Chou, bilgisayar satışlarının geçtiğimiz beş yıl içerisinde düşüş gösterdiğini çünkü tüketicilerin bilgisayarlarını yenilemek yerine akıllı telefonlar ve tabletler almayı tercih ettiğini belirtiyor. Chou, buna rağmen müşterilerin önümüzdeki dönemde yeniden bilgisayarlarını güncellemeyi tercih edeceğine inandığını ve bu sebeple bilgisayar satışlarında artış gözleneceğine dikkat çekiyor.

Şirketin yayımladığı satış rakamlarında HP’nin, Lenovo’yu geride bırakarak en çok satan bilgisayar markası olduğu ve bu iki firmayı sırasıyla Dell, Apple ve Acer’in takip ettiğini gösteriliyor.

Kaynak: Computer Live dergisi, Sayı: 500, Sayfa: 6

The post PC Satışları Artıyor mu? appeared first on Kablosuz Mecmua.

Huawei her ne kadar ülkemizde çok satılan bir telefon markası olmasa da bu modele bir göz atmanızı öneririz.

Huawei Honor 8 Özellikleri

• Price: $330–420
• Chipset: Octa-core HiSilicon Kirin 950
• RAM: 4 GB
• Depolama: 32 GB ya da 64 GB
• Kamera: 12 MP rear-facing, 8 MP front-facing
• Boyut: 145.5mm x 71mm x 7.5mm
• Ağırlık: 153g (5.4oz)
• Ekran: 5.2″ 1080p LCD
• Harici depolama: 64GB’a kadar microSD kart desteği
• Pil: 3,000 mAh
• İşletim sistemi: Android 6.0 Marshmallow (EMUI 4.1)
• Diğer özellikler: Çift SIM desteği, microSD kart desteği, parmak izi tarayıcısı, LED bildirim ışığı

Donanım

Fiziksel olarak Honor 8, piyasadaki diğer telefonlara kıyasla biraz daha küçük ve bunu, çoğu telefonda görülen 5.5″ ekrana kıyasla 5.2″ ekran boyutuna borçlu. 1080p çözünürlüğe sahip ekranı parlak, renkli ve mükemmel görünüyor.

Gezinti düğmeleri yazılıma dahil edildiğinden fiziksel bir ana ekran düğmesi cigaz üzerinde yer almıyor. Güç ve ses düğmeleri cihazın sağ tarafında, SIM/microSD kapısı ise sol tarafta yer alırken kulaklık girişi, USB Type-C kapısı ve hoparlör ise cihazın alt kısmında yer almakta.

Hoparlör yeteri kadar yüksek sesin çıkmasını sağlıyor ancak konumu gereği video izlerken telefonu yatay bir şekilde hoparlörü avucunuzun içinde tutmadığınız zamanlarda çıkan ses biraz az kalabiliyor. Cihazın arkasında daha net fotoğrafların çekilmesine olanak sağlayan çift kamera lensinin yanı sıra parmak izi tarayıcısı yer alıyor.

Smart Key adı verilen parmak izi okuyucusu aynı zamandan bir düğme görevi de görüyor. Diğer telefonlarda cihazın kilidini açmanın dışında başka bir işe yaramayan parmak izi okuyucularının aksine Honor 8’in Smart Key’i tıpkı Google Pixel’de olduğu gibi bildirim çekmecesini aşağı ve yukarı doğru kaydırabilmenizi ya da galeri uygulamasında fotoğraflar arasında gezinmenizi sağlıyor.

Ayrıca yine bu düğmeyi kullanarak cihazınızın ekran görüntüsünü alabilir, feneri ışığını açıp kapayabilir ya da dilediğiniz bir uygulamanın açılmasını sağlayabilirsiniz. Düğme üzerine bir kez basma, iki kez basma ve basılı tutma olmak üzere üç farklı eylemi atamanız mümkün.

Honor 8 elde biraz kaygan da olsa premium bir akıllı telefon hissini bırakıyor. Bükük 2.5B cam yüzey son derecede kaliteli ve kesinlikle Pixel ve iPhone 7 benzeri bir cihaz izlenimini uyandırıyor. Honor 8’in tasarımcılarının bu iki cihazdan da ilham almış oldukları kesin.

Donanım açısından Honor 8 kesinlikle sizi memnun edecektir. Cihazın donanım özellikleri hemen her açıdan tatminkâr.

Yazılım

Honor 8 her ne kadar Android 6.0 Marshmallow işletim sistemini çalıştırıyor olsa da, son derecede özelleştirilmiş kullanıcı arayüzü EMUI 4.1 onun standart Android işletim sisteminin kullanıcı arayüzünden çok daha farklı olmasını sağlıyor. Hatta bu arayüzün Android’den ziyade iOS 10 ile çok daha benzer özellikleri olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Cihaz ile birlikte gelen kullanıcı arayüzünde herhangi bir uygulama tepsisi yer almıyor. Tüm uygulamalarınız ana ekran üzerinde yer alıyor. Telefon, Mesajlar, Galeri ve Dosyalar gibi uygulamaların simgeleri Huawei tarafından tasarlanmış, dairesel ve renkli uygulamalar. Hatta cihazla birlikte bütünleşik tema düzenleyicisi tüm simgeleri tek bir seferde değiştirebilmenizi sağlıyor.

Bildirimler paneli açıldığında arkasındaki görüntüyü tıpkı iOS’ta olduğu gibi bulanıklaştırıyor. Bu panel üzerinde Bildirimler ve Kısayollar olmak üzere iki adet sekme mevcut. Sekmeler içerisindeki kısayolların sıralaması değiştirilebilir ve özelleştirilebilir.

EMUI’nin en iyi olduğu alanlar ise getirdiği diğer özellikler. Pek çok Android teması işletim sistemini hantallaştırırken EMUI’nin aksine pek çok kullanışlı özelliği getirdiği görülüyor.

Örneğin akıllı ekran görüntüsü özelliği ekranınızın sadece belirli bir bölümünün görtüsünü alabilmenizi sağlıyor. Bu özellik normalde Android işletim sisteminde bulunan bir özellik değil.

Ayrıca gezinti çubuğunu özelleştirmek, parmak izi tarayıcısının ne yapacağını belirlemek ve Windows 10 benzeri sade bir ana ekranı kullanmak mümkün.

Tüm bunlar Honor 8’e özel ayarlardan sadece birkaçı. Tek elle kontrol, sesli kontrol ve hareket kontrol ayarları mevcut. Cihazın ne zaman açılıp kapanacağını belirleyebilir, pil yöneticisinde cihazınızın güç ayarları üzerinde ince ayarlar yapabilir ve arkaplanda hangi uygulamaların çalışıp çalışmayacağını belirleyebilirsiniz.

Dosyalar, Telefon ve Müzik uygulamaları da standart Android uygulamalarına hiç benzemiyor. Ancak Honor 8’in bu uygulamalar üzerinde yaptığı değişiklikleri beğeniyorsanız bu sizin için olumlu olabilir. Honor 8’in yaptığı özelleştirmeler telefonun geneline yayıldığından tutarlı bir kullanıcı deneyiminin oluşmasına neden oluyor.

Performans ve Pil Ömrü

Her ne kadar Honor 8, diğer pahalı akıllı telefonlar gibi Qualcomm Snapdragon işlemcisini kullanmasa da yaptığımız testlerde telefonda herhangi bir takılmaya rastlamadık. Oyunlar sorunsuz çalışıyordu ve birden fazla uygulamanın aynı anda çalışması da herhangi bir problem teşkil etmedi.

Sekiz çekirdekli HiSilicon Kirin 950 işlemcisi ve 4GB RAM oldukça yeterli görünüyor. Telefon 32GB ve 64GB modellere sahip. Bu depolama alanları müzik, video ve fotoğraflar için yeterli görünse de daha fazla depolama alanına ihtiyaç duyan kullanıcılar cihazın microSD desteğinden faydalanabilir.

4G LTE ve Wi-Fi hızları oldukça tatminkâr. Buna rağmen Huawei’nin Wi-Fi+ özelliği hem 4G LTE’yi hem de Wi-Fi bağlantısını aynı anda kullanarak daha hızlı veri aktarımını mümkün kılıyor.

Honor 8’in pil ömrü ne çok iyi ne çok kötü. 3.000mAh kapasiteye sahip pili her ne kadar bugüne kadar bir telefonda görülen en yüksek pil kapasitesi olmasa da çok da kötü olduğunu söylemek doğru olmaz. Telefonunuzu çok fazla kullanmadığınız durumlarda telefonun pilinin tüm gün dayanacağını söylemek doğru olur ancak telefonu çok fazla kullanacağınızı düşünüyorsanız yanınızda bir harici pil bulundurmanızı öneririz.

Honor 8 USB Type-C bağlantısı sayesinde çok hızlı bir şekilde şarj olabiliyor. Telefonu yarım saat içerisinde tamamen şarj etmek mümkün.

Satın almalı mısınız?

Honor 8 ilgi çekici bir pazarda yer alıyor. Çin malı ucuz iPhone taklitleri piyasada yıllardır bulunmasına rağmen Huawei, kendi pazar payını oluşturmaya başlıyor gibi görünüyor. Her ne kadar Honor 8’in iPhone’den ilham aldığı pek çok alan olsa da doğrudan bir iPhone kopyası olduğunu söylemek doğru olmaz.

Honor 8’i sevip sevmeyeceğiniz tamam bir akıllı telefondan neler beklediğinize ve kişisel tercihlerinize göre değişecektir. Eğer standart Android tasarımından başka bir tasarımı kullanmak istemiyorsanız o zaman bu telefon size göre değil. Eğer iPhone’nin kullanıcı arayüzü hoşunuza gidiyorsa ancak iPhone’den daha ucuz bir telefon satın almak istiyorsanız o zaman Honor 8 tam size göre.

Kaynak: MakeUseOf

The post Huawei Honor 8 İncelemesi appeared first on Kablosuz Mecmua.

Bir yandan Vive, Oculus Rift ve PlayStation VR’nin geleneksel oyun oynanış şekillerini kökünden değiştirdiğine tanık olurken diğer taraftan hem Sony hem de Microsoft, sadece birkaç yıl önce piyasaya sürdükleri yeni nesil oyun konsollarında daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde güncelledi. Geçmişte, konsol markaları, tamamen yeni bir platforma (örneğin PlayStation’dan PlayStation 2’ye, NES’den SNES’e vb.) geçmeden önce birkaç yıl beklerdi ancak Xbox One S, Xbox Project Scorpio ve PS4 Pro, bu geleneği önemli ölçüde değiştirdi.

Daha bu tip konsol bir konsol güncellemesi görmediğimizden bu yıl piyasaya sürülen yeni konsollar tümüyle başarısız olabilir veya PlayStation VR balonu patlayabilir. Ancak ilk izlenimler bu her iki olasılığın da pek mümkün olmadığı yönünde.

İşte biz de tam da bu sebeple PS4 Pro incelemesini yayımlamaya karar verdik. Ne yazık ki bu incelememizde Sony’nin en yeni ve en güçlü konsolu PlayStation 4 Pro’nun iyi bir konsol olup olmadığını söylemek o kadar kolay değil çünkü bu tip bir konsol güncellemesi daha önce hiç gerçekleşmedi.

Ancak merak etmeyin çünkü bu inclememizde Sony PlayStation 4’ün detaylarına birlikte irdeleyeceğiz ve konsolun her bir özelliğinin iyi olup olmadığına yine birlikte karar vereceğiz.

PlayStation 4 Pro, Xbox ile karşılaştırıldığında

PS4’den PS4 Pro’ya geçişte gördüğümüz işlemci gücündeki artış, Xbox One’dan Xbox One S’e geçişte gördüğümüz artıştan çok daha fazla. Microsoft, Project Scorpio üzerinde yaptığı çalışmaları sonuçlayıp konsolun teknik özelliklerini resmen ilan edinceye kadar oyuncuları daha fazla bekletmemek için işlemci gücünde fazla bir iyileştirme içermeyen ancak konsola HDR desteğini getiren yeni bir konsolu piyasaya sürdü. Microsoft’un Sony PlayStation 4 Pro’ya rakip olacak ve şimdilik Project Scorpio olarak bilinen oyun konsolunu 2017 yılında duyurması bekleniyor.

Bu sebeple en azından şimdilik PS4 Pro piyasadaki en güçlü oyun konsolu. Ayrıca, Xbox One S’den sadece 100$ daha pahalı bir fiyata, 399$ fiyat etiketine sahiptir. Ancak bu fiyat karşılaştırmasının manasız olduğunu belirtmekte fayda var çünkü Xbox One S’in muadilinin PlayStation 4 Slim olduğunu söylemek yerinde olur.

PlayStation 4 Pro özellikleri

Herkes sayıları sever, değil mi? Konsolun teknik özelliklerinin en ince ayrıntılarına ulaşmak istiyorsanız Sony’nin web sitesindeki PlayStation 4 Pro teknik özellikleri sayfasını inceleyin. Biz bu yazımızda ortalama bir oyuncu için bir şey ifade eden numaralara yer vereceğiz.

Konsolun ana işlemcisinde önemli bir değişiklik yok. Hem Sony PlayStation 4 hem de PS4 Pro 8 çekirdekli bir x86-64 AMD “Jaguar” işlemcisini kullanıyor.

Ancak PS4 Pro’da önceki PS4 sürümlerine kıyasla en büyük değişikliğin gerçekleştiği nokta grafik kartı alanında oldu. Orijinal PS4’de 1.84 teraflop bir işlemci gücü varken PS4 Pro’da bu sayı 4.20 teraflop’a yükseliyor. Bu oldukça önemli bir artış. Olaya farklı bir açıdan bakmak için şu karşılaştırmayı vermek yerinde olur: Daha henüz piyasaya sürülen GeForce 1080 GPU’nun 9 teraflop işlemci gücü var ve bu grafik kartının fiyatı 650$. GTX 1070 ise 6.5 teraflop işlemci gücüne sahip ve 399 dolar fiyat etiketine sahip ki bu da PS4 Pro’nun fiyatı ile aynı.

Teraflop bazında karşılaştırma yaptığımızda PS4 Pro’ya en yakın grafik kartı GTX 1060 ve bu kart 4.4 teraflop güce sahip. Bu grafik kartının fiyatı ise 250$.

Her iki konsolda da 8 GB DDR5 RAM yer alıyor, ancak Pro yalnızca 1TB sabit disk ile kullanılabilir (orijinal PS4 ve daha ince olan PS4 Slim’in her ikisi de 500 GB ve 1TB modellere sahip). Dijital oyunların disk üzerinde kapladığı alan her geçen gün arttığından eğer konsolunuz üzerinde çok sayıda oyunu depolamak istiyorsanız o zaman daha büyük bir sabit disk sürücüsüne sahip bir oyun konsolunu tercih etmeniz yerinde olacaktır.

Diğer önemli değişiklikler arasında ilave bir USB kapısı ve 4K çözünürlüğü destekleyen güncellenmiş HDMI desteği yer alıyor.

PS4 Pro’dan eksik olan önemli bir özellik, Ultra HD Blu-ray filmleri için destek. Blu-ray biçiminin Sony’e ait olduğunu göz önüne aldığımızda Sony’nin en yeni ve en güçlü konsolunda Ultra HD Blu-ray desteğini vermiyor oluşu bize göre biraz tuhaf. Xbox One S (ve muhtemelen 2017’de piyasaya sürülecek yeni konsol) Ultra HD Blu-ray desteğini içeriyor ancak One S, Pro’ya kıyasla oyunlar için daha az güçlü bir konsol. Eğer çoğu kişinin yaptığı gibi 4K çözünürlüğe sahip Ultra HD Blu-ray diskleri oynatmak için bir oyun konsolu almayı düşünüyorsanız o zaman Xbox One S almak isteyebilirsiniz.

PlayStation 4 Pro oyunları

Daha önce görülmemiş bir güce sahip olan bir oyun konsolu olduğundan konsol ile birlikte piyasaya sürülen oyunlar konusunda da işler biraz tuhaflaşıyor. Sony daha önce halihazırda varolan bir oyun konsolunun daha güçlü bir sürümünü piyasaya sürmediğinden daha güçlü bir donanım için destek sağlamak oyun geliştiricilerinin tercihine kalmış durumda. Sony, PlayStation 4 Pro ile birlikte aşağıda listelenen oyunların PS4 Pro için güncellenmiş grafiklerle birlikte geleceğini duyurdu:

• Battlefield 1
• Battlezone
• Bound
• Call of Duty: Black Ops 3
• Call of Duty: Infinite Warfare
• Call of Duty: Modern Warfare Remastered
• Deus Ex: Mankind Divided
• Dishonored 2
• Driveclub VR
• EA Sports FIFA 17
• Firewatch
• Helldivers
• Hitman
• Hustle Kings
• Infamous First Light
• Infamous Second Son
• Knack
• Mafia III
• Mantis Burn Racing
• Middle-earth: Shadow of Mordor
• NBA 2K17
• Neon Chrome
• Paragon
• PlayStation VR Worlds
• Ratchet & Clank
• Rez Infinite
• Rigs Mechanized Combat League
• Rise of the Tomb Raider
• Robinson: The Journey
• Smite
• Super Stardust Ultra
• The Elder Scrolls Online: Gold Edition
• The Elder Scrolls Online: Tamriel Unlimited
• The Elder Scrolls V: Skyrim Special Edition
• The Last of Us Remastered
• The Last of Us: Left Behind
• The Playroom VR
• Thumper
• Titanfall 2
• Uncharted 4: A Thief’s End
• Until Dawn: Rush of Blood
• Viking Squad
• Wheels of Aurelia
• World of Tanks
• XCOM 2

Ayrıca önümüzdeki dönemde piyasaya sürülecek olan Watch Dogs 2, Final Fantasy XV, The Last Guardian oyunlarının da PS4 Pro desteği içereceği biliniyor.

Bu oyunların tamamı şu ya da bu şekilde güncelleştirildi. Oyuncuların kafalarını karıştıran şey ise işte tam da işin “şu ya da bu şekilde” kısmında yatıyor çünkü halihazırda piyasada olan oyunlara PS4 Pro desteğini verip vermemek oyun geliştiricilerinin tercihine kalmış olmasının yanı sıra oyun geliştiricileri oyunlarının hangi özelliklerinin PS4 Pro için iyileştirileceğine da karar veriyor.

Kafa karışıklığını bir yana bırakırsak PlayStation 4 Pro’nun piyasaya sürülmesi ile birlikte hatırı sayılır miktarda oyun da PS4 Pro için güncelleme yayımladı. Biz testimizde Deus Ex: Mankind Divided ve The Last of Us Remastered oyunlarını tercih ettik çünkü Deus Ex’in PS4 Pro üzerindeki performansı genel olarak olumsuz olarak eleştirildi ve eleştirmenlerin The Last of Us’a yönelik görüşleri karışıktı.

PlayStation 4 Pro performansı

Bu kulağa tamamen saçma gelebilir ancak PS4 Pro kimi durumlarda original PS4’den daha kötü bir performansa sahip.

Siz yukarıda yazdığım cümleyi tekrar okuyasınız diye burada yeni bir paragrafa başlama gereği duydum. Evet, yanlış okumadınız. Daha pahalı olan Sony PlayStation 4 Pro oyun konsolu bazı oyunları daha ucuz olan PlayStation 4’den daha kötü oynatıyor.

Neyse ki bu sorunlar genele yayılmış durumda değil ve sorunlar konsolun kendisinden ziyade daha çok bazı oyunlarla sınırlı gibi görünüyor. Muhtemelen bu durumun oyun geliştiricilerinin oyunları için PlayStation 4 Pro yamalarını hazırlamak için acele ettiklerinden dolayı kaynaklandığını düşünüyorum zira geliştiricilerin daha yüksek çözünürlük ve kare oranını (frame rate) yakalamak için kararlılık optimizasyonu testlerinden ödün verdiklerine inaıyorum. Eğer durum böyle ise bu konsol üzerinde bazı oyunlarda görülen sorunların gelecekte yayımlanacak yamalar ile giderileceğine inanıyorum.

Pro’yu incelerken, Deus Ex. Human Revolution’un bir kopyasını aldık ve oyunun orijinal PlayStation 4 konsolunda görülmeyen bazı kare oranı sorunlarına maruz kaldığını gördük. Bununla birlikte incelememiz sırasında oyunun geliştiricisi Square’in yayımladığı yeni bir yamanın kurulumunun ardından bu sorunların önemli bir kısmının giderildiği gözlendi.

Hiç şüphesiz bu test sadece bir örnek oyun üzerinde denendi ancak zamanla geliştiricilerin dikkat çekici performans iyileştirmeleri oluşturabileceğini bilmek güzel.

Ayrıca, The Last of Us: Remastered oyununu da uzunca bir süre oynadık ve oyunun mükemmel bir performans sergilediğini gördüm. The Last of Us: Remastered oyununun şimdiye kadar bir konsolda görülen en güzel görünümlü oyun olduğunu söyleyebilirim. Oyunun geliştiricisi Naughty Dog, oyunculara oyunu daha hızlı kare oranında oynama ya da 4K çözünürlükte saniyede 30 karede kilitleme arasında bir seçim sunuyor. Şahsen, 30 fps hızında ancak daha yüksek çözünürlükte oynamayı tercih ediyorum ancak her iki seçenekte de oyunun sorunsuz bir şekilde çalıştığını söyleyebilirim.

Pro ile gelen bir diğer önemli iyileştirme de oyunların açılış süresinde gözle görülür bir azalma gözlenmesi. Özellikle Deus Ex gibi yükleme süresi görece uzun olan bir oyunu PlayStation 4 Pro üzerinde çalıştırdığında oyunun yüklemesi için geçen sürede gözlenen birkaç saniyelik azalma bile oyunun genel izleniminde olumlu yönde önemli bir iyileşmeye neden oluyor.

PlayStation 4 Pro oyun konsolunun tümüyle başarılı olduğunu söyleyebilmem için sanırım PS4 Pro için güncellenen tüm oyunların en az PlayStation 4 üzerinde çalıştığı kadar iyi çalışması gerektiğini düşünüyorum. Ne de olsa PS4 Pro oyun konsolu daha pahalı bir konsol ve oyunların daha iyi grafiklere sahip olacağını söylüyor. Eğer Sony bu sözünü yerine getiremezse o zaman hiç şüphesiz benim gözümde başarısız olmuştur. Elbette pek çok oyunun görece daha iyi görüneceğini beklemek yerinde olur ancak bu oyunların PS4 Pro konsolunda en azından PS4 üzerinde olduğu kadar iyi çalıştığını beklemek yanlış olmaz.

Gelecekte bu tip sorunları daha çok ya da daha az görüp görmeyeceğimizi bilmiyoruz. Oyun geliştiricilerinin yeni bir konsol piyasaya sürüldüğünde oyunlarını o konsol için optimize etme ya da uyarlamada artık uzmanlaşmış olduklarını düşünüyor olabilirsiniz ancak önümüzdeki sene piyasaya sürülecek olan ve Microsoft’un şimdilik Project Scorpio adını verdiği oyun konsolunun PS4 Pro’dan çok daha güçlü olacağı düşünüldüğünde halihazırda piyasada olan oyunların bu konsol için yayımlanan uyarlamalarında ne tip sorunlarla karşılaşacağımızı bilmiyoruz.

Eğer donanım incelemelerinde rakamsal farklılıklar sizin aradığınız şey ise, o zaman PlayStation 4 Pro’nun teknik unsurlarını inceleyen Digital Foundry makalesine bir göz atmanızı öneririm.

PlayStation 4 Pro oyun konsolu

PS4’ün bu ekstra beygir gücünün konsol üzerinde fiziksel olarak fark edilebilmesi bu nedenle konsol hem orijinalden biraz daha büyük, hem de PlayStation 4 Slim’den önemli ölçüde daha büyük. Üç PS4 modelinin gerçek boyutlarını aşağıda listeledik:

1. Orijinal PS4: 275 × 53 × 305 mm
2. PS4 Slim: 265 × 39 × 288 mm
3. Pro: 295 × 55 × 327 mm

PlayStation 4 Pro diğer tüm PlayStation 4 konsollarından her açıdan daha büyük ancak bu farklılıkların önemli ölçüde fazla olduğunu söylemek doğru olmaz. Orijinal PS4’ü sığdırmak için eğlence sisteminizde milimetrik olarak bir alan ayırmadığınız sürece Pro’yu da aynı yere yerleştirebileceğinizi düşünüyoruz.

Pro ayrıca daha ağır bir konsol. Orijinal PS4 yaklaşık 2.8 kg iken ince PS4 yaklaşık 2.1 kg ağırlığa sahip. Yeni PlayStation 4 Pro’nun ağırlığı ise tam olarak 3.3 kg. Konsolunuzu çok fazla hareket ettirmeyecekseniz veya TV standınız bir kağıt mendilden yapılmış değilse, bunun bir sorun olacağını düşünmüyorum ancak yine de bu ağırlık farkını belirtmek yerinde olur.

DualShock 4

Slim ve Pro, güncellenmiş bir DualShock 4 oyun kolu ile birlikte geliyor ancak orijinal PS4 ile gelen DualShock’tan çok da farklı olduğunu söylemek doğru olmaz. Sony, oynarken görebileceğiniz ikinci bir ışık çubuğu dokunmatik yüzey üzerine ekledi. Bu ışık çubuğu, oyunun durumunu yansıtacak şekilde renk değiştiriyor. Örneğin, The Last of Us‘da, sağlığınız azaldığında, ışık kırmızı rengini alıyor. Orijinal PS4 ile gelen DualShock’taki ışıktan rahatsız olan insanlar için, bir tane daha ışık çubuğunun eklenmesi muhtemelen pek hoşnut karşılanmayacaktır.

En iyi hıza ihtiyaç duyan oyuncular için, DualShock 4 artık konsol ile doğrudan USB üzerinden iletişim kurabilir. Eğer DualShock 4’ü konsola bağlı olarak oynamayı seçerseniz, giriş gecikmesinde hafif bir azalma göreceksinizdir. Ortalama bir oyuncu için buradaki firkin fark edilmesi neredeyse imkansızdır ancak örneğin dövüş oyunları gibi her bir milisaniyenin önemli olduğu oyunlarda bu özellik deneyimli kullanıcıların hoşuna gidecek türden.

DualShock 4 üzerindeki değişiklikler az olsa da, gerçekten şikayet edecek bir şey yok. Orijinalinden daha pahalı değil ve özünde de iyi bir performans gösteriyor. Eğer orijinal PS4 ile birlikte gelen DualShock oyun kolunun hissini beğendiyseniz yenisini de beğeneceğinizden eminim. Ancak eğer bir Xbox oyun kolunun tarzını tercih edenlerdenseniz o zaman DualShock 4’ün fikrinizi değiştireceğini sanmıyorum.

Sonuç

Hepinizin cevabını beklediğiniz soruyu cevaplamanın vakti geldi: Zaten bir PS4’ünüz varsa PS4 Pro’yu satın almalı mısınız?

Hayır. En azından bu yazıyı yayımladığımız 2016 yılının Aralık ayında bu soruya verebileceğimiz cevap bu. Ancak önümüzdeki sene bu zamanlar konsol üzerinde yapılacak olası yazılımsal güncellemelerin yanı sıra piyasaya sürülecek oyunlar fikrimizi tamamen değiştirebilir.

Eğer bir PlayStation 4 almak istiyorsanız ve halihazırda bir PlayStation 4 sahibi değilseniz, aradaki fiyat farkı çok fazla olmadığı için Pro’yu alabilirsiniz. Özellikle oyun geliştiricilerinin oyunlarını hazırlarken PlayStation 4 yerine PS4 Pro’ya odaklanmaları ve PlayStation 4 üzerinde vasat bir deneyimin yaşanmasına neden olmaları durumunda kendinizi bu gibi durumlara karşı korumuş olursunuz.

Eğer aceleniz yoka o zaman Microsoft’un üzerinde çalıştığı Scorpio oyun konsolu ile ilgili daha fazla bilgi vermesini ve konsolun özelliklerinin ne olacağını görüp ona göre karar vermeyi tercih edebilirsiniz.

Ya da tüm bunları boşverip kendinize yeni bir bilgisayar alabilirsiniz.

Seçim sizin.

Kaynak: MakeUseOf

The post Sony PlayStation 4 Pro İncelemesi appeared first on Kablosuz Mecmua.

Chartered Trading Standards Institute (CTSI) son zamanlarda sahte Apple şarj cihazlarının güvenliğini araştırdı. Kuruluş, “dünya genelindeki tedarikçilerden 400 tane sahte Apple şarj cihazı” satın aldı ve incelemeleri sonucunda 400 şarj aletinin 397’sinin en temel güvenlik testlerinde bile başarısız olduğunu öğrendi.

397 şarj aleti için kuruluş, “giriş ve çıkış arasında ne kadar gerilimin akacağını görmek için ünitelere yüksek gerilimler uygulanan bir elektriksel mukavemet testinde başarısız oldu. Eğer akım eşiğin üstünde ise, ünitenin elektrik çarpması potansiyeli olan yetersiz izolasyona sahip olduğu saptanmıştır” açıklamasında bulundu.

Diğer bir deyişle bu, CTSI’nin satın aldığı sahte Apple şarj cihazlarının yüzde 99’unun potansiyel olarak tehlikeli olduğu anlamına geliyor. Bu şok edici bir sonuçtur.

Apple, taklit şarj cihazlarına savaş açtı

CTSI’nın bu araştırması, Apple’ın kendisi tarafından yapılan daha önceki bir soruşturmadan sonra geldi. Apple, dünyanın en büyük e-ticaret sitelerinden birisi olan Amazon üzerinde gerçek Apple şarj cihazları sattığını iddia eden bir şirketten 100 adet şarj cihazı satın almış ve bu cihazlar üzerinde yaptığı incelemeler sonucunda cihazların yüzde 90’ının sahte olduğunu açıklamıştı.

Patently Apple‘a göre, Apple, Mobile Star LLC şirketi hakkında dava açtı ve dava konusu bu sahte ürünlerin “normal kullanımdayken aşırı ısınma, alev alma ve tüketicilere ölümcül bir elektrik çarpması yapma” potansiyeline sahip olduklarını söyledi. Böyle bir riske maruz kalmak, sahte bir şarj aleti alarak kazandığınız 50 liraya değer mi?

Tüm bunlar, tüketicilerin Apple şarj cihazlarını satın alırken daha ihtiyatlı olmalarını gerektiriyor. Potansiyel olarak aşırı ısınabilecek, alev alabilecek veya sizi bir elektrik akımına maruz bırakabilecek sahte bir şarj aleti satın almak, canla başla çalışarak kazandığınız paradan yapabileceğiniz potansiyel tasarruflardan daha önemlidir.

Ulusal Ticaret Standartları Başkanı Toby Harris konu ile ilgili şunları söyledi:

Dünyadaki suçlular, inanılmaz indirimler sunarak aşırı ısınmaya ve hatta ev yangınlarına yol açarak sizi tehlikeye attığı bilinen sahte ürünleri size satabilmek için internet sitelerini kullanıyorlar.

Tüketicileri, elektrikli ürünleri çevrimiçi satın alırken dikkatli olmaya çağırıyoruz: Gerçek olamayacak kadar iyi görünen indirimlere dikkat edin ve satın alma işlemini yapmadan önce satıcılar hakkında bilgi sahibi olun.

Şahsen, herkesin fahiş fiyatlarla aksesuarların ücretini ödemesini tavsiye etmekten nefret ediyorum ancak bu vesileyle sahte Apple şarj aletlerini almamak tek mantıklı seçenek görünüyor. Ve gerçek bir Apple şarj cihazına sahip olduğunuzda, lütfen ona iyi bakın.

Hiç Apple dışında birinden bir şarj cihazı satın aldınız mı? Satın aldığınız şarj aletinin gerçek olduğundan ne kadar eminsiniz? Aldığınız şarj aletinin sahte olup olmaması sizin için bir şey ifade ediyor mu? Apple dışındaki bir kaynaktan şarj almaya sizi yönlendiren şey neydi? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Görsel: Clare McBride
Kaynak: MakeUseOf

The post Neden Sahte Apple Şarj Aleti Satın Almamalısınız? appeared first on Kablosuz Mecmua.

Bazılarınız geçen sene ASUS tarafından geliştirilen ZenFone 2’yi hatırlıyor olabilir ancak bu sene geliştirilen ZenFone 3 tümüyle başka bir lige oynuyor. ZenFone 2, hacimli, plastik ve korkunç bir pil ömrüne sahipti. ZenFone 3 ince bir tasarıma, camdan ve metalden yapılmış bir gövdeye ve mükemmel bir pil ömrüne sahip. Hatta bu telefonun tasarımı ve performansı o kadar farklı ki ZenFone 2’nin halefi gibi görünmüyor.

Gelin hep birlikte bu telefonu bu kadar özel kılan özelliklere bir göz atalım.

Özellikler

• Fiyat: 330$ – 370$
• Yongaseti: Octa-core 2.0 GHz Qualcomm Snapdragon 625 (MSM8953)
• RAM: 4 GB
• Depolama alanı: 64 GB
• Kameralar: Optik Görüntü Sabitleme özelliğine sahip 16 MP arka yüz, 8 MP ön yüz
• Boyut: 152.6 mm x 77.4 mm x 7.7 mm
• Ağırlık: 155g
• Ekran: 5.5″ Super IPS + 1920 x 1080 ekran
• Genişleme: 128 GB’a kadar microSD kart yuvası
• Pil: 3,000 mAh
• İşletim sistemi: Android 6.0 Marshmallow
• Ekstra özellikler: Parmak izi tarayıcı, USB Type-C

Donanım

Telefonu ilk eline aldığınızda kesinlikle pahalı bir telefon izlenimini uyandırıyor. Bunu başka bir şekilde ifade etmenin bir yolu yok. 400 dolardan daha ucuz bir fiyata bı kadar yüksek bir kalitede telefona daha önce rastladığımı hatırlamıyorum. ZenFone 3, cam arka panel ve kavisli alüminyum kenarlar ile elinizde şık duruyor ve rahat hissettiriyor – her ne kadar biraz kaygan olsa bile. Asus telefonlarda sık görülen eşmerkezli daireleri inanılmaz derecede şık bir biçimde sırt üzerindeki kamera parmak izi algılayıcısının çevresinden yayılıyor.

Cihazın önündeki eğri cam, kenarları cilalanmış ve üst düzey bir görünüm bırakıyor. Bu akıllı telefonun dış cephesindeki her şey çağdaş ve son model bir telefon hissi uyandırıyor.

Dokulu güç düğmesi ve ses yükseltici, cihazın sağ tarafında, kulaklık girişi üst tarafta, mikroSD kartı ve SIM kart yuvası solda ve USB Tip C bağlantı noktası ve hoparlörü cihazın altında yer almaktadır.

Navigasyon için ZenFone 3, Galaxy S7 gibi fiziksel bir ev düğmesi veya HTC 10 gibi sanal düğmeler yerine kapasitif tuşlar kullanıyor. Arkadan aydınlatmalı olmayan düğmeleri ben her ne kadar tercih etsem de kimi kullanıcılar bu düğmeleri karanlıkta görmenin imkansız olması sebebiyle olumsuz karşılıyorlar.

Telefonun arkasında, 16 MP kamera biraz dışarı çıkık şekilde duruyor. Hemen altında, parmak izinizi hızlı bir şekirde tarayabilecek olan bir parmak izi tarayıcısı mevcut. Cihazın donanımsal özellikleri ile ilgili olumsuz geribildirimde bulunabileceğim bir özellik var ise o da bu parmak izi okuyucusunun konumudur. Eğer cihazı elinizde tutuyorsanız hiç bir sorun yok ancak eğer telefonunuz masanın üzerinde duruyorsa telefonunuzun tuş kilidini açmak için PIN kodunuzu girmek zorunda kalacaksınız.

Tekrar ediyorum bu telefon bu kadar ucuz olmasına rağmen kesinlikle size telefonun ucuz olduğu hissini vermiyor.

Ekran, test ettiğim diğer akıllı telefonların çoğundan daha berrak ve parlak. 1080p çözünürlüğe sahip Super IPS+ ekran, doğrudan güneş ışığında bile daha kolay görünebiliyor.

Kamera

Telefonun arkasında bulunan 16 MP çözünürlüğe sahip lens gerçekten çok iyi. Ucuz Android telefon üreticileri telefonun fiyatını düşürmek için genellikle telefonun kamerasından ödün verseler de ZenFone 3 ile çekilen fotoğraflar net ve Kamera uygulaması çok fazla özellik taşıyor. Videolarınızı süper pürüzsüz tutan ve bulanıklığı azaltan Optik Görüntü Sabitleme özelliği bile ASUS ZenFone 3 üzerinde mevcut. Ancak beni en çok etkileyen şey, arka arkaya fotoğraf çekerken diğer pek çok telefon zorlanırken ASUS ZenFone 3’ün bu işin altından kolayca kalkabilmiş olması.

8 MP ön kamerayı sadece 5 MP ön kameraya sahip çoğu diğer akıllı telefonlardan daha iyi buldum. Endişelenmeyin, selfieleriniz güzel olacak.

Hoparlör

ZenFone 3’ün alt kısmında bulunan tek hoparlör bu telefonun zayıf yönlerinden birisi. Hoparlörden çıkan sesin seviyesi yüksek değil ve hoparlörün konumu da pek iyi değil.

Asus, ses seviyesini ayarlarken açıp kapayabileceğiniz bir “Dış Mekan Modu” özelliğini de içeriyor ancak bu özelliği etkinleştirdiğinizde ASUS’un sırf biraz daha yüksek bir ses seviyesine ulaşabilmek için ses kalitesinden büyük oranda ödün verdiği gözleniyor. Telefonun ses kalitesi her ne kadar kabul edilebilir seviyede olsa da kesinlikle en iyi ses kalitesine sahip akıllı telefon olmaktan oldukça uzak.

Yazılım

Her telefonun zayıf bir özelliği olduğu gibi ZenFone 3’ün de en zayıf özelliği yazılımıdır. Donanımsal özellikleri ve fiziksel tasarımı harika olmasına rağmen ASUS’un kullandığı yazılım gerçekten benim için onu geride tutan şey. Çoğu yeni telefon gibi (7.1 Nuga ile piyasaya çıkan Google’ın Pixel telefonu hariç) Android 6.0 Marshmallow çalışıyor ancak ZenUI adı verilen ve aşırı derecede değiştirilmiş bir arabirime sahip.

ZenUI, Android deneyimini etkileyen büyük, parlak, yuvarlak ve renkli bir tasarıma sahip. Bu biraz Samsung’un TouchWiz arayüzünün nasıl kullanıldığını hatırlatıyor (her ne kadar Samsung, öntanımlı Android işletim sistemi arayüzünde yaptığı değişiklikleri görece azaltmış olsa da), çünkü ZenUI halen biraz yoğun, karmaşık ve acemi görünüyor.

Ancak, bu kişisel bir tercih. Belki de ASUS’un bu görünüm tercihi sizi memnun edecek. ZenUI üzerinde ayrıca kilit ekranındaki kısayollar, Hızlı Ayarlar, ZenMotion hareketleri, temalar, Kolay mod ve Çocuk modunda ekstra kısayollar gibi stok Android’te bulamayacağınız yeni “özellikler” de vardır.

Asus kimilerine göre yardımcı olabilecek kimilerine göre de son derecede gereksiz olabilecek birkaç yazılımı işletim sistemine otomatik olarak dahil etmiş durumda. Bana soracak olursanız fazladan eklenen bu yazılımların tümü gereksiz. Örneğin cihazda önceden yüklü olarak gelen iki adet Yahoo! Uygulamasının dili, telefonunuzun dili İngilizce olarak ayarlanmış olsa bile Çince görüntüleniyor.

ZenTalk, ZenCircle ve Webstorage, Asus’un kendi mesajlaşma, sosyal ve bulut hizmeti uygulamalarını herhangi bir kullanıcının gerçekten kullanıyor olduğundan şüpheliyim. Telefonda önceden yüklü olarak gelen uygulamalar bununla da sınırlı değil. Her ne kadar Android işletim sistemi ile birlikte önyüklü olarak gelen Google uygulamaları pek çok işlem için oldukça tatminkâr bir performans gösterse de ASUS bu uygulamalara rakip olabileceğini düşündüğü Galeri gibi bazı gereksiz uygulamaları eklemiş durumda (her ne kadar Google Photos uygulaması da önyüklü olarak gelse bile).

Tüm bu olumsuzluklara rağmen her şey bu kadar da kötü değil. Örneğin Mobil Yöneticisi adı verilen bir uygulama telefonunuzu açtığınızda hangi uygulamaların otomatik olarak başlatılacağını denetlemek gibi bazı kullanışlı özelliklere sahiptir. Son İşlemler tuşuna dokunduğunuzda, uygulamaları sabitlemek, RAM’inizi temizlemek veya uygulamalar listenizi görüntülemek gibi bazı araçlara hızlı şekilde erişmek için alt kısımda üç düğme bulunur.

Siz her ne kadar ASUS’un yaptığı bu özelleştirmeleri sevseniz bile bu durum önümüzdeki dönemde yayımlanacak olan Android güncellemelerini bu telefonun çok daha geç alacağını garantiler zira ASUS, her yeni Android güncellemesinin ardından kendi özelleştirmelerini bu güncellemeye uygulamak için zaman harcamak zorunda kalacaktır. Doğrusunu söylemek gerekirse önümüzdeki 6 ay içerisinde ASUS’un Android 7.0 Nuga işletim sistemine sahip olacağını, hatta onu da geçtim, Android 7.0’a herhangi bir zaman sahip olacağını asla düşünmüyorum.

Performans

Snapdragon 625 tarafından desteklenen ZenFone 3 piyasadaki en iyi işlemciye sahip olmayabilir, ancak günlük kullanımda bu durum sizin için bir sorun teşkil etmeyecektir. Bu telefon üzerinde birçok oyunu oynadım ve 4GB kapasiteye sahip RAM’in de oyunların performansına olumlu yönde etkisinin olduğu kanısına vardım. Ancak telefon ile birlikte bütünleşik olarak gelen 64GB depolama alanı da son derecede yeterliydi. Bu depolama alanını yetersiz gören kullanıcılar ise microSD kart kullanarak telefonun kapasitesine 128GB daha ekleme yapabilir.

Pil ömrü

Özellikle ZenFone 2’nin ne kadar kötü bir pil ömrüne sahip olduğunu düşürsek ZenFone 3’ün pil ömrüne dair pek ümidim yoktu ancak beni şaşırttığını söylemek zorundayım. 3000mAh’lık pil ömrü telefonun işlemcisini yoğun olarak kullanan uygulamaları çalıştırmadığım sürece rahatlıkla günü geçirmeme yetecek kadar dayandı.

Bununla birlikte, ZenFone 3’ün USB Tip C bağlantı kablosunu kullandığını belirtmem gerek. Bu yeni USB standardı sayesinde telefonunuzu daha çabuk şarj edebilecek ve daha hızlı veri transferi gerçekleştirebileceksiniz. Telefon ayrıca hızlı şarj etme özelliğini desteklediğinden telefonunuzu sadece bir buçuk saat içerisinde tamamen şarj etmeniz mümkün.

Satın almalı mısınız?

Bana göre, Asus ZenFone 3, son derecede kaliteli tasarımı ve bu tasarıma rağmen ucuz fiyatının getirdiği olumlu geribildirimleri işletim sistemi üzerinde yaptığı kötü tercihler ve telefonu doldurduğu gereksiz uygulamalar sebebi ile kaybediyor. Eğer Android işletim sisteminin öntanımlı kullanıcı arabirimini tercih eden birisi iseniz bu telefonda kullanılan ZenUI kullanıcı arabirimini nefret edeceğinizi garanti edebilirim. Ancak, Android platformunda yeniyseniz veya yukarıda ekran görüntüsünü paylaştığım arayüzü beğendiyseniz, bu telefon sizin için kötü bir seçim olmayabilir.

Seçeceğiniz renge göre değişmekle birlikte 400$’dan ucuz olan bir telefon için telefonun donanımsal tasarımı oldukça iyi.

Kaynak: MakeUseOf

The post ASUS ZenFone 3 İncelemesi appeared first on Kablosuz Mecmua.